English    Türkçe    فارسی   

6
171-180

  • بهر این خاتم شدست او که به جود  ** مثل او نه بود و نه خواهند بود 
  • Ona benzer ne gelmiştir, ne de gelecek. Bu yüzden son peygamber olmuştur.
  • چونک در صنعت برد استاد دست  ** نه تو گویی ختم صنعت بر توست 
  • Sanatında son derece ileri gitmiş bir üstadı görünce bu sanat, sende bitmiştir demez misin?
  • در گشاد ختمها تو خاتمی  ** در جهان روح‌بخشان حاتمی 
  • Ey peygamber, mühürleri kaldırmak, kapalı kapıları açmaktasın, Hatem’sin, bu iş, seninle ve sende bitmiştir. Can bağışlayanlar âleminde bir Hatem’sin sen.
  • هست اشارات محمدالمراد  ** کل گشاد اندر گشاد اندر گشاد 
  • Hâsılı mühürleri kaldırma ve kapıları açmada Muhammed’in işaretleri, tamamiyle açıklık içinde açıklıktır, açılık içinde açıklıktır,açıklık içinde açıklık.
  • صد هزاران آفرین بر جان او  ** بر قدوم و دور فرزندان او  175
  • Onun canına, evlâdının gelişine ve zamanına yüz binlerce aferin !
  • آن خلیفه‌زادگان مقبلش  ** زاده‌اند از عنصر جان و دلش 
  • Onun devlet ve ikbal sahibi halifesinin oğulları, onun can ve gönül unsurundan doğmuşlardır.
  • گر ز بغداد و هری یا از ری‌اند  ** بی‌مزاج آب و گل نسل وی‌اند 
  • İster Bağdat’tan olsunlar, ister Herat’tan, ister Rey’den. Su ve toprak karışıklığı olmaksızın onun soyudur onlar.
  • شاخ گل هر جا که روید هم گلست  ** خم مل هر جا که جوشد هم ملست 
  • Gül dalı, nerede biterse bitsin güldür. Şarap, nerede kaynayıp köpürürse köpürsün şaraptır.
  • گر ز مغرب بر زند خورشید سر  ** عین خورشیدست نه چیز دگر 
  • Güneş, isterse batıdan baş göstersin, yine güneştir, başka bir şey değil.
  • عیب چینان را ازین دم کور دار  ** هم بستاری خود ای کردگار  180
  • Allahm, sen örtücülüğünle ört, ayıp görenlere bunu gösterme, onları kör et.