English    Türkçe    فارسی   

6
1896-1905

  • کعبه‌ی جبریل و جانها سدره‌ای  ** قبله‌ی عبدالبطون شد سفره‌ای 
  • Cebrail’le canların kıblesi Sidre’dir, karnına kul olanların kıblesi sofra.
  • قبله‌ی عارف بود نور وصال  ** قبله‌ی عقل مفلسف شد خیال 
  • Arifin kıblesi vuslat nurudur, filozaflaşan aklın kıblesi hayal.
  • قبله‌ی زاهد بود یزدان بر  ** قبله‌ی مطمع بود همیان زر 
  • Zâhidin kıblesi ihsan sahibi Allah’dır, tamahkârın kıblesi altınla dolu torba.
  • قبله‌ی معنی‌وران صبر و درنگ  ** قبله‌ی صورت‌پرستان نقش سنگ 
  • Mâna gözetenlerin kıblesi sabırdır, surete tapanların kıblesi taştan yapılan suret.
  • قبله‌ی باطن‌نشینان ذوالمنن  ** قبله‌ی ظاهرپرستان روی زن  1900
  • Bâtın âleminde oturanların kıblesi lûtuf ve ihsan sahibi Allah’dır, zâhire tapanların kıblesi kadın yüzü.
  • هم‌چنین برمی‌شمر تازه و کهن  ** ور ملولی رو تو کار خویش کن 
  • Böylece eski yeni... Say dur. Usanırsan yürü, işine bak!
  • رزق ما در کاس زرین شد عقار  ** وآن سگان را آب تتماج و تغار 
  • Bizim rızkımız, altın kâse içindeki şarap, köpeklerin rızkı, yal yedikleri yere dökülen tutamaç suyu.
  • لایق آنک بدو خو داده‌ایم  ** در خور آن رزق بفرستاده‌ایم 
  • Ne huyla huylandırdıysak ona lâyıksın. Seni o rızk için göndermişizdir.
  • خوی آن را عاشق نان کرده‌ایم  ** خوی این را مست جانان کرده‌ایم 
  • Onu ekmeğe âşık ettik, o huyu verdik ona. Bunu sevgiliye âşık ettik, sarhoş yaptık, bu huyu verdik buna.
  • چون به خوی خود خوشی و خرمی  ** پس چه از درخورد خویت می‌رمی  1905
  • Huyundan razıysan, hoşlanıyorsan neden ondan kaçıyorsun öyleyse?