English    Türkçe    فارسی   

6
2182-2191

  • آن نمی‌خواهد که آهن کوب سرد  ** لیک ای پولاد بر داود گرد 
  • Soğuk demiri döv demiyor, bunu istemiyor, fakat ey demir, hiç olmazsa Davut’un yanında dön dolaş!
  • تن بمردت سوی اسرافیل ران  ** دل فسردت رو به خورشید روان 
  • Bedenin ölmüş, İsrafil’in yanına koş. Gönlün donmuş, yürüyüp giden güneşe git.
  • در خیال از بس که گشتی مکتسی  ** نک بسوفسطایی بدظن رسی 
  • Hayallerden öyle libaslara büründün ki neredeyse kötü zanlı Sofestailere karışacaksın.
  • او خود از لب خرد معزول بود  ** شد ز حس محروم و معزول از وجود  2185
  • Sofestai’de zaten akıl yoktu. Bu yüzden duygudan da oldu, varlıktan da mahrum kaldı.
  • هین سخن‌خا نوبت لب‌خایی است  ** گر بگویی خلق را رسوایی است 
  • Kendine gel, şimdi söz çiğnemek devri. Söylersen halka rezil rüsva olursun.
  • چیست امعان چشمه را کردن روان  ** چون ز تن جان رست گویندش روان 
  • İm’an ne demektir? Kaynaktan su akıtmak. Bedenden can gitti mi o cana “giden revan” derler.
  • آن حکیمی را که جان از بند تن  ** باز رست و شد روان اندر چمن 
  • Canı beden bağından çözüp kurtararak çayırlığa, çimenliğe salıveren hakîm.
  • دو لقب را او برین هر دو نهاد  ** بهر فرق ای آفرین بر جانش باد 
  • Hayatla ruhu ayırt etmek için ona bu iki lâkabı taktı. Bunu fark edenin canına aferin!
  • در بیان آنک بر فرمان رود  ** گر گلی را خار خواهد آن شود  2190
  • Bu suretle de Tanrı fermanına uyan, dilerse gülü diken, dikeni gül yapan kişideki ruhu anlattı.
  • معجزه‌ی هود علیه‌ السلام در تخلص مومنان امت به وقت نزول باد 
  • Azap yeli estiği zaman Hûd Aleyhisselâm’ın inanmış Ümmetini kurtarması ve mucize göstermesi
  • مومنان از دست باد ضایره  ** جمله بنشستند اندر دایره 
  • İnananlar, o zararlı yelin elinden kaçmışlar, hepsi bir daire içine sığınmışlardı.