English    Türkçe    فارسی   

6
2205-2214

  • هست او محسوس اندر مکمنی  ** لیک محسوس حس این خانه نی  2205
  • O, bir gizli yerde duyulur ama bu evin duyguları ile duyulmaz.
  • آن حسی که حق بر آن حس مظهرست  ** نیست حس این جهان آن دیگرست 
  • Tanrı’nın anlaşılacağı, duyulacağı duygu, bu cihanın duygusu değildir, o duygu, başka bir duygudur.
  • حس حیوان گر بدیدی آن صور  ** بایزید وقت بودی گاو و خر 
  • Hayvan duygusu, o suretleri görseydi öküzle eşek de vaktin Beyazıd’ı olurdu.
  • آنک تن را مظهر هر روح کرد  ** وآنک کشتی را براق نوح کرد 
  • Bedeni, ruha mazhar eden, gemiyi Nuh’a burak yapan,
  • گر بخواهد عین کشتی را به خو  ** او کند طوفان تو ای نورجو 
  • Dilerse ey nur arayan, gemiyi değiştirir, tûfan haline getirir.
  • هر دمت طوفان و کشتی ای مقل  ** با غم و شادیت کرد او متصل  2210
  • Ey yoksul, her an sana bir tûfandır, bir gemidir. Seni gama, neşeye ulaştırır durur.
  • گر نبینی کشتی و دریا به پیش  ** لرزها بین در همه اجزای خویش 
  • Gemiyle denizi görmüyorsan bütün cüzilerindeki şu titreyişi, şu kaynaşmayı gör.
  • چون نبیند اصل ترسش را عیون  ** ترس دارد از خیال گونه‌گون 
  • Gözler, korkunun aslını görmediğinden çeşit çeşit hayallerden korkar insan.
  • مشت بر اعمی زند یک جلف مست  ** کور پندارد لگدزن اشترست 
  • Sarhoş bir herif, körün birine bir yumruk indirir. Kör sanır ki kendisini deve tepti.
  • زانک آن دم بانگ اشتر می‌شنید  ** کور را گوشست آیینه نه دید 
  • Çünkü o sırada deve sesini duymuştur. Körün aynası kulaktır, göz değil.