English    Türkçe    فارسی   

6
2209-2218

  • گر بخواهد عین کشتی را به خو  ** او کند طوفان تو ای نورجو 
  • Dilerse ey nur arayan, gemiyi değiştirir, tûfan haline getirir.
  • هر دمت طوفان و کشتی ای مقل  ** با غم و شادیت کرد او متصل  2210
  • Ey yoksul, her an sana bir tûfandır, bir gemidir. Seni gama, neşeye ulaştırır durur.
  • گر نبینی کشتی و دریا به پیش  ** لرزها بین در همه اجزای خویش 
  • Gemiyle denizi görmüyorsan bütün cüzilerindeki şu titreyişi, şu kaynaşmayı gör.
  • چون نبیند اصل ترسش را عیون  ** ترس دارد از خیال گونه‌گون 
  • Gözler, korkunun aslını görmediğinden çeşit çeşit hayallerden korkar insan.
  • مشت بر اعمی زند یک جلف مست  ** کور پندارد لگدزن اشترست 
  • Sarhoş bir herif, körün birine bir yumruk indirir. Kör sanır ki kendisini deve tepti.
  • زانک آن دم بانگ اشتر می‌شنید  ** کور را گوشست آیینه نه دید 
  • Çünkü o sırada deve sesini duymuştur. Körün aynası kulaktır, göz değil.
  • باز گوید کور نه این سنگ بود  ** یا مگر از قبه‌ی پر طنگ بود  2215
  • Derken yine hayır, bu bir taş olacak. Belki şu çınlayıp duran kubbeden geldi der.
  • این نبود و او نبود و آن نبود  ** آنک او ترس آفرید اینها نمود 
  • Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
  • ترس و لرزه باشد از غیری یقین  ** هیچ کس از خود نترسد ای حزین 
  • Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?
  • آن حکیمک وهم خواند ترس را  ** فهم کژ کردست او این درس را 
  • O filozofçuk, korkuya vehim der. O, bu dersi eğri anlamıştır.