English    Türkçe    فارسی   

6
2697-2706

  • شمس هم معده‌ی زمین را گرم کرد  ** تا زمین باقی حدثها را بخورد 
  • Güneş yeryüzünün içini de kızdırır da artakalan pislikleri yer.
  • جزو خاکی گشت و رست از وی نبات  ** هکذا یمحو الاله السیات 
  • Bu pislikler, bu suretle toprağın cüzü olur, ondan otlar biter. İşte Tanrı da kötülükleri iyiliklere böyle çevirir.
  • با حدث که بترینست این کند  ** کش نبات و نرگس و نسرین کند 
  • Güneş en kötü şey olan pisliğe bunu yaparsa yeşilliklere, güllere, nergislere neler yapmaz?
  • تا به نسرین مناسک در وفا  ** حق چه بخشد در جزا و در عطا  2700
  • Bir düşün, Tanrı da ibadet güllerine karşılık ne vefada bulunur, ne mükâfatlar verir, ne ihsanlar eder.
  • چون خبیثان را چنین خلعت دهد  ** طیبین را تا چه بخشد در رصد 
  • Kötülüklere böyle elbiseler verirse temizlere neler bağışlar?
  • آن دهد حقشان که لا عین رات  ** که نگنجد در زبان و در لغت 
  • Tanrı onlara gözlerin görmediği şeyler verir. Dile, lûgata sığmaz lûtuflar eder.
  • ما کییم این را بیا ای یار من  ** روز من روشن کن از خلق حسن 
  • Biz kimiz ki bu derece lûtfu hak edelim? Gel sevgili, güzel huyunla benim günümü de aydınlat.
  • منگر اندر زشتی و مکروهیم  ** که ز پر زهری چو مار کوهیم 
  • Çirkinliğime, kötülüğüme bakma. Dağdaki yılan gibi zehirlerle doluyum ben.
  • ای که من زشت و خصالم جمله زشت  ** چون شوم گل چون مرا او خار کشت  2705
  • Ben çirkinim, huylarım da tamamı ile çirkin. Beni diken olarak dikti, artık ben nasıl gül olabilirim?
  • نوبهار حسن گل ده خار را  ** زینت طاووس ده این مار را 
  • Dikene güldeki güzelliğin ilk baharını ver. Bu yılana tavus güzelliğini sen ihsan et.