English    Türkçe    فارسی   

6
2722-2731

  • چون ببینی بر لب جو سبزه مست  ** پس بدان از دور که آنجا آب هست 
  • Uzaktan ırmak kıyısında sarhoş yeşillikler gördün mü bil ki orada su vardır.
  • گفت سیماهم وجوه کردگار  ** که بود غماز باران سبزه‌زار 
  • Tanrı “Gönüllerindeki yüzlerinden anlaşılır” dedi. Yeşillikte yağmuru suyu anlatır.
  • گر ببارد شب نبیند هیچ کس  ** که بود در خواب هر نفس و نفس 
  • Yağmur gece yağarsa kimse görmez. Çünkü herkes uykuya dalmıştır.
  • تازگی هر گلستان جمیل  ** هست بر باران پنهانی دلیل  2725
  • Ama her güzel gül bahçesi gizli bir yağmura delâlet eder.
  • ای اخی من خاکیم تو آبیی  ** لیک شاه رحمت و وهابیی 
  • Kardeşim ben toprak hayvanlarındanım, sen su hayvanlarından. Fakat rahmet ve ihsan padişahısın.
  • آن‌چنان کن از عطا و از قسم  ** که گه و بی‌گه به خدمت می‌رسم 
  • Öyle lûtfet, öyle bir ihsan da bulun ki arada bir huzuruna gelebileyim.
  • بر لب جو من به جان می‌خوانمت  ** می‌نبینم از اجابت مرحمت 
  • Irmak kıyısında seni canla başla çağırıyorum ama sen merhamet edip cevap vermiyorsun.
  • آمدن در آب بر من بسته شد  ** زانک ترکیبم ز خاکی رسته شد 
  • Suya dalmama imkân yok. Çünkü terkibim topraktan meydana gelmiş.
  • یا رسولی یا نشانی کن مدد  ** تا ترا از بانگ من آگه کند  2730
  • Ya bir elçi gönder, yahut kerem et, bir nişâne ver de benim sesimi sana ulaştırsın.
  • بحث کردند اندرین کار آن دو یار  ** آخر آن بحث آن آمد قرار 
  • Bu iş için o iki dost konuşup görüştüler. Nihayet şuna karar verdiler: