English    Türkçe    فارسی   

6
296-305

  • چون بگفت آن خسته را خاتون چنین  ** می‌نگنجید از تبختر بر زمین 
  • Kadın, o hasta köleye böyle söyleyince öyle ferahladı, öyle kabardı o köle ki âdeta yeryüzüne sığamaz oldu.
  • زفت گشت و فربه و سرخ و شکفت  ** چون گل سرخ هزاران شکر گفت 
  • Semirdi, gelişti, benzine kan geldi, kırmızı güle döndü, binlerce şükürler etti.
  • که گهی می‌گفت ای خاتون من  ** که مبادا باشد این دستان و فن 
  • Bazen de, hanımcığım, diyordu, sakın bu bir düzen olmasın!
  • خواجه جمعیت بکرد و دعوتی  ** که همی‌سازم فرج را وصلتی 
  • Efendi, Ferec’i evlendiriyorum diye bir dâvet yaptı, eşini dostunu çağırdı.
  • تا جماعت عشوه می‌دادند و گان  ** که ای فرج بادت مبارک اتصال  300
  • Gelenler de “Ferec, kutlu olsun” diye onu kandırmaktaydılar.
  • تا یقین‌تر شد فرج را آن سخن  ** علت از وی رفت کل از بیخ و بن 
  • Ferec, bu sözleri duyunca artık kızı alacağına iyice inandı. Büsbütün iyileşti, hastalığı kökünden geçti gitti.
  • بعد از آن اندر شب گردک به فن  ** امردی را بست حنی هم‌چو زن 
  • Ondan sonra gerdek gecesi bir oğlanı kadın kılığına soktular.
  • پر نگارش کرد ساعد چون عروس  ** پس نمودش ماکیان دادش خروس 
  • Elini, bileğini gelinler gibi kınaladılar. Âdeta ona tavuk gösterip horoz verdiler.
  • مقنعه و حله‌ی عروسان نکو  ** کنگ امرد را بپوشانید او 
  • Başını bağladılar, gelinler gibi elbiseler giydirdiler, gürbüz oğlanı kadın kıyafetine sokup koyverdiler.
  • شمع را هنگام خلوت زود کشت  ** ماند هندو با چنان کنگ درشت  305
  • Efendi halvet zamanı derhal mumu üfledi. Hintli köle öyle güçlü kuvvetli bir oğlanla yalnız kaldı.