English    Türkçe    فارسی   

6
2968-2977

  • چشم غره شد به خضرای دمن  ** عقل گوید بر محک ماش زن 
  • Göz, pislikte biten yeşilliğe de aldanır. Fakat akıl, onu bir de bizim mehengimize vur der.
  • آفت مرغست چشم کام‌بین  ** مخلص مرغست عقل دام‌بین 
  • Yalnız isteği gören göz, kuşa bir âfettir; fakat tuzağı gören akıl, onu âfetlerden kurtarır.
  • دام دیگر بد که عقلش در نیافت  ** وحی غایب‌بین بدین سو زان شتافت  2970
  • Ama bir tuzak daha vardır ki onu akıl da bilemez. İşte gayb âleminde bulunanları gören vahiy, onun için bu tarafa koşup geldi.
  • جنس و ناجنس از خرد دانی شناخت  ** سوی صورت‌ها نشاید زود تاخت 
  • Cinse cins olmayanı akılla bilmek, tanımak gerek. Hemencecik suretlere koşmamalı.
  • نیست جنسیت به صورت لی و لک  ** عیسی آمد در بشر جنس ملک 
  • Cins oluş, ne senin için suretledir, ne benim için. İsa, insan şeklindeydi, fakat melek cinsindendi.
  • برکشیدش فوق این نیلی‌حصار  ** مرغ گردونی چو چغزش زاغ‌وار 
  • Onun için gökyüzü kuşu, karganın kurbağayı havalandırması gibi onu alıp bu gök kubbenin üstüne çıkardı.
  • قصه‌ی عبدالغوث و ربودن پریان او را و سالها میان پریان ساکن شدن او و بعد از سالها آمدن او به شهر و فرزندان خویش را باز ناشکیفتن او از آن پریان بحکم جنسیت و همدلی او با ایشان 
  • Abdülgavs’i perilerin kapıp götürmeleri,yıllarca periler arasında kalması, yıllardan sonra şehrine, çocuklarının yanına gelmesi, fakat perilerden olduğu ve mâna bakımından gönlü onlarda bulunduğu için dayanamayıp cinsiyet yüzünden yine perilerin yanına gitmesi
  • بود عبدالغوث هم‌جنس پری  ** چون پری نه سال در پنهان‌پری 
  • Abdülgavs da peri cinsindendi de peri gibi tam dokuz yıl gizlice kanat çırpıp uçtu.
  • شد زنش را نسل از شوی دگر  ** وآن یتیمانش ز مرگش در سمر  2975
  • Karısı başka bir kocaya vardı, ondan çocukları oldu. Kendi yetimleriyse babalarının ölümünü konuşurlar;
  • که مرورا گرگ زد یا ره‌زنی  ** یا فتاد اندر چهی یا مکمنی 
  • Acaba onu kurt mu paraladı, yoksa eşkiya mı öldürdü; yoksa bir kuyuya mı düştü, yahut da bir pusuya mı uğradı? Derlerdi.
  • جمله فرزندانش در اشغال مست  ** خود نگفتندی که بابایی بدست 
  • Çocuklarının hepsi de düşüncelere dalarlar, hiç biri babamız sağ demezdi.