English    Türkçe    فارسی   

6
3224-3233

  • پس ردی اشراق آن نااحولی  ** بر دل کاشی شدی عمر علی 
  • Onun şaşılığı gitse de nuru, Kâş’lının gönlüne vursaydı o vakit de Ömer, Ali olurdu.
  • این ازینجا گوید آن خباز را  ** این عمر را نان فروش ای نانبا  3225
  • Fakat bu dükkâncı buradan oradaki ekmekçiye ekmekçi diye bağırır bu Ömer’e ekmek sat.
  • چون شنید او هم عمر نان در کشید  ** پس فرستادت به دکان بعید 
  • O da Ömer adını duydu mu ekmeği gizler onu başka ve uzak bir dükkâna yollar.
  • کین عمر را نان ده ای انباز من  ** راز یعنی فهم کن ز آواز من 
  • Arkadaş diye bağırır bu Ömer’e ekmek ver. Yani sesimi duyda sırrımı anla demek ister.
  • او همت زان سو حواله می‌کند  ** هین عمر آمد که تا بر نان زند 
  • O da seni ekmek almak için Ömer geliyor diye oradan başka bir dükkâna yollar.
  • چون به یک دکان عمر بودی برو  ** در همه کاشان ز نان محروم شو 
  • Bir dükkânda Ömer’im dedin mi yürü bütün Kâşan’ı gez, ekmekten mahrumsun.
  • ور به یک دکان علی گفتی بگیر  ** نان ازینجا بی‌حواله و بی‌زحیر  3230
  • Fakat bir dükkânda Ali’yin dedin mi oracıkta ekmeği parasız zahmetsiz alıver.
  • احول دو بین چو بی‌بر شد ز نوش  ** احول ده بینی ای مادر فروش 
  • Biri iki gören şaşı bile zevkten mahrum olur. Halbuki sen biri on görüyorsun ey anasını satan!
  • اندرین کاشان خاک از احولی  ** چون عمر می‌گرد چو نبوی علی 
  • Kâşan olan bir yeryüzünde şaşkınlığından Ali olmadınsa Ömer gibi gez dolan gayrı.
  • هست احول را درین ویرانه دیر  ** گوشه گوشه نقل نو ای ثم خیر 
  • Hadi hayra karşı bu yıkık manastırda şaşıya yeniden yeniye göçler vardır.