English    Türkçe    فارسی   

6
337-346

  • آنک از دادش نیاید هیچ بد  ** داند و بی‌خواهشی خود می‌دهد 
  • Çünkü Allah, bir şey verdi mi iyidir, kimseye kötü bir şey vermez. O, bilir ve adamın dileğini insan istemeden verir.
  • ور به امر حق بخواهی آن رواست  ** آنچنان خواهش طریق انبیاست 
  • Fakat Allah emri ile dilersen caizdir. Çünkü o çeşit istek, peygamberlerin yoludur.
  • بد نماند چون اشارت کرد دوست  ** کفر ایمان شد چون کفر از بهر اوست 
  • Sevgili emredince kötü kalmaz. Küfür onun için olursa iman kesilir.
  • هر بدی که امر او پیش آورد  ** آن ز نیکوهای عالم بگذرد  340
  • Onun emri ile olan kötülük, bütün âlem iyiliklerinden üstündür.
  • زان صدف گر خسته گردد نیز پوست  ** ده مده که صد هزاران در دروست 
  • Sedefin kabuğu paralanırsa ilenme, onda yüz binlerce inci vardır.
  • این سخن پایان ندارد بازگرد  ** سوی شاه و هم‌مزاج بازگرد 
  • Bu sözün sonu gelmez, dön de padişaha gel. Doğan kuşuna benze.
  • باز رو در کان چو زر ده‌دهی  ** تا رهد دستان تو از ده‌دهی 
  • Halis altın gibi dükkâna çık da ilenmeden, kınamadan kurtul.
  • صورتی را چون بدل ره می‌دهند  ** از ندامت آخرش ده می‌دهند 
  • Bir suret, gönüle girdi mi insan, sonunda nedamete düşer, o suretten bezer.
  • توبه می‌آرند هم پروانه‌وار  ** باز نسیان می‌کشدشان سوی کار  345
  • Sonunda herkes, kapıldığı suretten tövbe eder, fakat yine unutuş gelir, onu o yana çeker.
  • هم‌چو پروانه ز دور آن نار را  ** نور دید و بست آن سو بار را 
  • Pervane gibi uzaktan o ateşi nur görür, yükünü o tarafa çeker.