English    Türkçe    فارسی   

6
3495-3504

  • ماهی اندر تابه‌ی گرم از هواست  ** رفته از مستوریان شرم از هواست  3495
  • Balık heva ve heves yüzünden kızgın tavaya düşer. Namuslu adamlardan utanma arlanma heva ve heves yüzünden gider.
  • خشم شحنه شعله‌ی نار از هواست  ** چارمیخ و هیبت دار از هواست 
  • Şahnenin gözü, heva ve hevesten bir ateş yalımıdır. Çarmıha gerilmek ve darağacının korkunçluğu heva ve heves yüzündendir.
  • شحنه‌ی اجسام دیدی بر زمین  ** شحنه‌ی احکام جان را هم ببین 
  • Yer yüzünde beden şahnelerini gördün ya, can aleminin hükümlerini yürüten şahneleri de gör.
  • روح را در غیب خود اشکنجه‌هاست  ** لیک تا نجهی شکنجه در خفاست 
  • Ruha gayp aleminde işkenceler vardır. Fakat sen sıçrayıp kurtulmadıkça bu işkenceler gizlidir.
  • چون رهیدی بینی اشکنجه و دمار  ** زانک ضد از ضد گردد آشکار 
  • Kurtuldun mu işkenceyi azabı görürsün çünkü zıt zıddıyla görünür.
  • آنک در چه زاد و در آب سیاه  ** او چه داند لطف دشت و رنج چاه  3500
  • Kuyuda ve kara su içinde doğan, ovanın letafetiyle kuyunun zahmetini ne anlasın?
  • چون رها کردی هوا از بیم حق  ** در رسد سغراق از تسنیم حق 
  • Tanrı korkusuyla heva ve hevesten geçtin mi Tanrı tesniminden bir sağrak elde edersin.
  • لا تطرق فی هواک سل سبیل  ** من جناب الله نحو السلسبیل 
  • Heva ve hevesine uyup dolaşma. Bırak o yolu. Tanrı kapısına, selsebil ırmağına doğru gel.
  • لا تکن طوع الهوی مثل الحشیش  ** ان ظل العرش اولی من عریش 
  • Heva ve hevese uyup ot gibi yelin geldiği tarafa eğilme. Şüphe yok arş gölgesi, çerden çöpten yapılma kulübelerden yeğdir.
  • گفت سلطان اسپ را وا پس برید  ** زودتر زین مظلمه بازم خرید 
  • Padişah, atı görürsün, sahibine verin. Tez beni bu günahtan kurtarın dedi.