English    Türkçe    فارسی   

6
3675-3684

  • ناشده واقف که نک بر پشت ما  ** رایض و چستیست استادی‌نما  3675
  • Öyle olduğu halde üstümüzdeki hünerini gösteren bir binici demiyorlardı, haberleri yoktu bundan.
  • نیست سرگردانی ما زین لگام  ** جز ز تصریف سوار دوست‌کام 
  • Demiyorlardı ki bu perişanlığımız gemden değil. Üstümüzdeki sevgili süvariden.
  • ما پی گل سوی بستان‌ها شده  ** گل نموده آن و آن خاری بده 
  • Gül devşirmek için bahçeye gitti. Gül göründü bize ama meğerse dikenmiş diyen yoktu.
  • هیچ‌شان این نی که گویند از خرد  ** بر گلوی ما کی می‌کوبد لگد 
  • Hiçbiri, aklını başına alıp da bizim boğazımızı kim tekmeliyor demedi gitti.
  • آن طبیبان آن‌چنان بنده‌ی سبب  ** گشته‌اند از مکر یزدان محتجب 
  • Hekimler, sebebe kul kesilmişler, Tanrı hilesini görememişlerdi.
  • گر ببندی در صطبلی گاو نر  ** باز یابی در مقام گاو خر  3680
  • Bir ahıra öküz bağlasan, sonra öküzün yerinde bir eşeği bağlı bulsan,
  • از خری باشد تغافل خفته‌وار  ** که نجویی تا کیست آن خفیه کار 
  • Bu işi gizlice kim yaptı diye araştırmaz, uykudaymış gibi gaflet edersen bu, eşekliktir.
  • خود نگفته این مبدل تا کیست  ** نیست پیدا او مگر افلاکیست 
  • Kendi kendine “ Bunu değiştiren kim? Görünmüyor ama acaba göktekilerden biri mi yaptı bu işi” demiyorsun ha?
  • تیر سوی راست پرانیده‌ای  ** سوی چپ رفتست تیرت دیده‌ای 
  • Oku dosdoğru sağ tarafa attın, gördün ki sola gitti!
  • سوی آهویی به صیدی تاختی  ** خویش را تو صید خوکی ساختی 
  • Bir ceylân avlamak için at sürdün, domuza av oldun!