English    Türkçe    فارسی   

6
407-416

  • بل قضا حقست و جهد بنده حق  ** هین مباش اعور چو ابلیس خلق 
  • Halbuki takdir haktır ama, kulun çalışması da hak. Kendine gel de koca şeytan gibi kör olma.
  • در تردد مانده‌ایم اندر دو کار  ** این تردد کی بود بی‌اختیار 
  • İki iş arasında tereddütte kalıyoruz. Hiç ihtiyarımız olmasa bu tereddüt olur mu?
  • این کنم یا آن کنم او کی گود  ** که دو دست و پای او بسته بود 
  • İki eli, iki ayağı bağlı olan adam bunu mu yapsam onu mu, der mi?
  • هیچ باشد این تردد بر سرم  ** که روم در بحر یا بالا پرم  410
  • Denize mi dalsam, yücelere mi uçsam diye hiç tereddüde düşer mi?
  • این تردد هست که موصل روم  ** یا برای سحر تا بابل روم 
  • Musul’a mı gitsem, yoksa büyü öğrenmek için Babil’e mi diye düşüncelere kapılır mı?
  • پس تردد را بباید قدرتی  ** ورنه آن خنده بود بر سبلتی 
  • Şu halde tereddüt, bir kudrete delâlet eder. Böyle olmasa tereddüde düşenin bıyığına gülerler.
  • بر قضا کم نه بهانه ای جوان  ** جرم خود را چون نهی بر دیگران 
  • Yiğidim, kadere az bahane bul! Nasıl oluyor da suçunu başkalarına yükletiyorsun?
  • خون کند زید و قصاص او به عمر  ** می خورد عمرو و بر احمد حد خمر 
  • Zeyd, kana girsin, cezasını Amr çeksin... Amr, şarap içsin, Ahmet dayak yesin, bu olur mu?
  • گرد خود برگرد و جرم خود ببین  ** جنبش از خود بین و از سایه مبین  415
  • Kendi etrafında dolan, kendi suçunu gör. Hareketi güneşten bil, gölgeden bilme.
  • که نخواهد شد غلط پاداش میر  ** خصم را می‌داند آن میر بصیر 
  • Bir beyin bile ceza vermesi yanlış olmuyor, o gözü açık er, düşmanı biliyor.