English    Türkçe    فارسی   

6
4127-4136

  • از هوا شد سوی بالا او بسی  ** لیک بر گردون نپرد کرکسی 
  • Bir hayli yücelere çıktı ama herkes bu gökten yukarıya çıkamaz ki.
  • گفتش ابراهیم ای مرد سفر  ** کرکست من باشم اینت خوب‌تر 
  • İbrahim ona dedi ki: Ey yolcu er, adamın ben olursam, bana uyarsan, bu sana daha iyidir.
  • چون ز من سازی به بالا نردبان  ** بی پریدن بر روی بر آسمان 
  • Yücelere çıkmak için beni merdiven edinirsen uçmaksızın gökyüzüne çıkarsın.
  • آنچنان که می‌رود تا غرب و شرق  ** بی ز زاد و راحله دل هم‌چو برق  4130
  • Hani gönlün, ekmeksiz, azıksız şimşek gibi batıdan ta doğuya dek gidişi gibi.
  • آنچنان که می‌رود شب ز اغتراب  ** حس مردم شهرها در وقت خواب 
  • Hani gün battıktan sonra insanların duygularının geceleyin uykuda şehirleri gezip tozduğu gibi.
  • آنچنان که عارف از راه نهان  ** خوش نشسته می‌رود در صد جهان 
  • Hani arifin oturup durduğu halde gizli bir yoldan yüzlerce aleme gittiği gibi.
  • گر ندادستش چنین رفتار دست  ** این خبرها زان ولایت از کیست 
  • Böyle gidiş mümkün değilse o ilden gelen bu haberler, kimden geliyor öyleyse?
  • این خبرها وین روایات محق  ** صد هزاران پیر بر وی متفق 
  • Bu haberlerde, bu dosdoğru rivayetlerde yüz binlerce pir ittifak etmiştir.
  • یک خلافی نی میان این عیون  ** آنچنان که هست در علم ظنون  4135
  • Bu kaynaklarda, öyle zanla kurulmuş bilgilerde olduğu gibi türlü, türlü değil, bir tane bile aykırı şey yoktur.
  • آن تحری آمد اندر لیل تار  ** وین حضور کعبه و وسط نهار 
  • O arayış, karanlık gecede kıble arayışına benzer. Buysa öyle bir haldir ki gün ortası, Kabe de işte orada durup durmada.