English    Türkçe    فارسی   

6
469-478

  • بر سر چاهی بدید آن دزد را  ** که فغان می‌کرد کای واویلتا 
  • Hırsızın bir kuyu başında eyvahlar olsun diye feryadetmekte olduğunu gördü.
  • گفت نالان از چی ای اوستاد  ** گفت همیان زرم در چه فتاد  470
  • Dedi ki: Üstat, neden feryat ediyorsun? Hırsız, kuyuya altın torbam düştü.
  • گر توانی در روی بیرون کشی  ** خمس بدهم مر ترا با دلخوشی 
  • Çıkarabilirsen sana gönül hoşluğu ile beşte birini veririm.
  • خمس صد دینار بستانی به دست  ** گفت او خود این بهای ده قجست 
  • Yüz altının beşte birine sahip olursun dedi.Adam, bu tam on koçun değeri.
  • گر دری بر بسته شد ده در گشاد  ** گر قجی شد حق عوض اشتر بداد 
  • Bir kapı kapandıysa on kapı açıldı. Bir koç gittiyse Allah, ona karşılık bir deve ihsan etti ,deyip ;
  • جامه‌ها بر کند و اندر چاه رفت  ** جامه‌ها را برد هم آن دزد تفت 
  • Elbisesini çıkarttı, kuyuya indi. Hırsız da derhal elbiselerini alıp kaçtı.
  • حازمی باید که ره تا ده برد  ** حزم نبود طمع طاعون آورد  475
  • Yolu köye çıkaracak bir tedbir gerek. Yoksa insana tamah tohumunu getiren tedbire tedbir demezler.
  • او یکی دزدست فتنه‌سیرتی  ** چون خیال او را بهر دم صورتی 
  • Tamah huyu fitneden ibaret bir hırsızdır ama hayal gibi her an bir surete bürünür.
  • کس نداند مکر او الا خدا  ** در خدا بگریز و وا ره زان دغا 
  • Onun hilesini Allah’dan da başka kimse bilmez.Allah’ya kaç da o alçaktan kurtul!
  • مناظره‌ی مرغ با صیاد در ترهب و در معنی ترهبی کی مصطفی علیه‌السلام نهی کرد از آن امت خود را کی لا رهبانیة فی الاسلام 
  • Mustafa aleyhisselâm “İslâmda rahiplik yoktur” buyurmuştur . Bu esasa göre kuşun , avcıyla konuşup,görüşmesi
  • مرغ گفتش خواجه در خلوت مه‌ایست  ** دین احمد را ترهب نیک نیست 
  • Kuş dedi ki: Azizim, halvette oturma. Ahmed’in dininde rahiplik iyi değildir.