English    Türkçe    فارسی   

6
4797-4806

  • حق به عزرائیل می‌گفت ای نقیب  ** بر کی رحم آمد ترا از هر کیب 
  • Tanrı, Azrail'e dedi ki: Ey Nakip, bu dertli halktan kime acırsın?
  • گفت بر جمله دلم سوزد به درد  ** لیک ترسم امر را اهمال کرد 
  • Azrail şöyle cevap verdi: Herkese yüreğim yanar. Fakat emri ihmal etmeden korkarım.
  • تا بگویم کاشکی یزدان مرا  ** در عوض قربان کند بهر فتی 
  • Hattâ derim ki, keşke Tanrı gençler için beni feda etseydi.
  • گفت بر کی بیشتر رحم آمدت  ** از کی دل پر سوز و بریان‌تر شدت  4800
  • Tanrı, kime daha ziyade acırsın? Gönlün daha ziyade kime yanar, hangi kula daha ziyade kavrulur, dedi.
  • گفت روزی کشتیی بر موج تیز  ** من شکستم ز امر تا شد ریز ریز 
  • Azrail dedi ki: Bir gün bir gemi kuvvetli dalgalar arasında bocalarken emir aldım, gemiyi paramparça ettim.
  • پس بگفتی قبض کن جان همه  ** جز زنی و غیر طفلی زان رمه 
  • Hepsinin canını al. Yalnız onların arasından filân kadınla filân çocuğun canını alma dedin.
  • هر دو بر یک تخته‌ای در ماندند  ** تخته را آن موج‌ها می‌راندند 
  • Her biri bir tahta üstünde kaldı. Dalgalar, o tahtayı sürüklemeye başladılar.
  • باز گفتی جان مادر قبض کن  ** طفل را بگذار تنها ز امر کن 
  • Sonra yine ananın ruhunu kabzet, çocuğu yalnız bırak diye emrettin.
  • چون ز مادر بسکلیدم طفل را  ** خود تو می‌دانی چه تلخ آمد مرا  4805
  • Çocuğu anasından ayırdım ama sen de bilirsin ya, bu bana o kadar acı geldi ki.
  • بس بدیدم دود ماتم‌های زفت  ** تلخی آن طفل از فکرم نرفت 
  • Birçok büyük yasların dumanlarını gördüm ama o çocuğun acısı içimden çıkmadı.