English    Türkçe    فارسی   

6
743-752

  • می‌رود چون زندگان بر خاکدان  ** مرده و جانش شده بر آسمان 
  • Diriler gibi şu toprak üstünde ölü olarak yürüyen, canı göklere yücelmiş,
  • جانش را این دم به بالا مسکنیست  ** گر بمیرد روح او را نقل نیست 
  • Yüceleri yurt edinmiş birisini görmek dilersen...
  • زانک پیش از مرگ او کردست نقل  ** این بمردن فهم آید نه به عقل  745
  • Ölümden önce bu âlemden göçmüş, akılla değil de ancak sen de ölürsen anlayacağın bir hale gelmiş...
  • نقل باشد نه چو نقل جان عام  ** هم‌چو نقلی از مقامی تا مقام 
  • Canı, halkın canı gibi göçmemiş, bir duraktan bir durağa göçe göçe ta son durağa varmış,
  • هرکه خواهد که ببیند بر زمین  ** مرده‌ای را می‌رود ظاهر چنین 
  • Birisini, yeryüzünde bu sıfatlara bürünmüş gezip duran bir ölüyü görmek istersen...
  • مر ابوبکر تقی را گو ببین  ** شد ز صدیقی امیرالمحشرین 
  • Tertemiz Ebu Bekir’i gör ki o, doğruluğu yüzünden mahşere varmış, haşrolmuş kişilerin ulusudur.
  • اندرین نشات نگر صدیق را  ** تا به حشر افزون کنی تصدیق را 
  • Bu âlemde EbuBekris Sıddıyk’a bak da haşri daha iyi tasdik et.
  • پس محمد صد قیامت بود نقد  ** زانک حل شد در فنای حل و عقد  750
  • Muhammed’de elde bulunan, görünüp duran yüzlerce kıyametti. Çünkü o, her hakikati,her sırrı çözüp bağlama yokluğunda hâl olmuş, hakiki varlığa ulaşmıştı.
  • زاده‌ی ثانیست احمد در جهان  ** صد قیامت بود او اندر عیان 
  • Ahmet bu dünyaya ikinci defa doğmuştu. O, apaçık yüzlerce kıyametti.
  • زو قیامت را همی‌پرسیده‌اند  ** ای قیامت تا قیامت راه چند 
  • Ondan kıyameti sorup dururlar ve “Ey kıyamet, kıyamete ne kadar zaman var” derlerdi.