English    Türkçe    فارسی   

6
909-918

  • او همی‌گرداندم بر گرد سر  ** نه به زیر آرام دارم نه زبر 
  • O, beni başının üstünde döndürüp durmada. Ne aşağıda kararım var, ne yukarıda.
  • عاشقان در سیل تند افتاده‌اند  ** بر قضای عشق دل بنهاده‌اند  910
  • Âşıklar kuvvetli bir selin önüne düşmüşlerdir. Onlar, aşkın takdirine razı olmuşlardır.
  • هم‌چو سنگ آسیا اندر مدار  ** روز و شب گردان و نالان بی‌قرار 
  • Değirmen taşı gibi durup dinlenmeden gece gündüz inleyip sızlanarak döner dururlar.
  • گردشش بر جوی جویان شاهدست  ** تا نگوید کس که آن جو راکدست 
  • Değirmen taşının dönüp durması, kimse bu ırmak duruyor demesin diye ırmak arayanlara bir şahit olmuştur.
  • گر نمی‌بینی تو جو را در کمین  ** گردش دولاب گردونی ببین 
  • Arktaki suyu görmüyorsan gel de değirmen taşının dönüşünü gör der.
  • چون قراری نیست گردون را ازو  ** ای دل اختروار آرامی مجو 
  • Feleğin, o dönüp durmadan usandığı, bir karara bağlandığı yok. Sen de ey gönül, yıldız gibi ol, durup dinlenmeyi dileme.
  • گر زنی در شاخ دستی کی هلد  ** هر کجا پیوند سازی بسکلد  915
  • Hangi dala el atsan, nereye ulaşıp yapışsan, aşk, o dalı kırar, o şeyi koparır.
  • گر نمی‌بینی تو تدویر قدر  ** در عناصر جوشش و گردش نگر 
  • Kaderin dönüp duruşunu görmüyorsan unsurların coşuşunu, dönüşünü seyret.
  • زانک گردشهای آن خاشاک و کف  ** باشد از غلیان بحر با شرف 
  • Denizin üstündeki çöplerle köpüklerin dönüp akışı, şerefli denizin köpürüp coşmasındandır.
  • باد سرگردان ببین اندر خروش  ** پیش امرش موج دریا بین بجوش 
  • Başı dönmüş rüzgârın dönüşünü seyret de onun emrine uymuş olan deniz dalgalarının coşup köpürüşünü gör.