- 
		    دوست دارد یار این آشفتگی ** کوشش بیهوده به از خفتگی
 
		    - Sevgili, bu divaneliği, bu perişanlığı sever. Beyhude yere çalışıp çabalamak, uyumaktan iyidir.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   آن که او شاه است او بیکار نیست ** ناله از وی طرفه کاو بیمار نیست   1820
 
		    - Padişah olan; işsiz, güçsüz değildir. Hasta olmayanın feryat ve figan etmesi, şaşılacak şeydir!
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    بهر این فرمود رحمان ای پسر ** کل يوم هو فی شأن ای پسر
 
		    - Tanrı, ey oğul, onun için “Külle yevmin hüve fi şe’n “ buyurdu.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    اندر این ره میتراش و میخراش ** تا دم آخر دمی فارغ مباش
 
		    - Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma!
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تا دم آخر دمی آخر بود ** که عنایت با تو صاحب سر بود
 
		    - Olabilir ki son nefeste bir dem inayete erişirsin. O inayet, seni sırdaş eder.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هر چه میکوشند اگر مرد و زن است ** گوش و چشم شاه جان بر روزن است
 
		    - Padişahın kulağı, gözü penceredir; erkeğin canı olsun, kadının canı olsun... bir can neye çalışırsa, onu duyar, görür!
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  برون انداختن مرد تاجر طوطی را از قفس و پریدن طوطی مرده
 
		  - Tacirin, ölü duduyu kafesten dışarı atması ve dudunun uçması
 
	        
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   بعد از آنش از قفس بیرون فگند ** طوطیک پرید تا شاخ بلند   1825
 
		    - Tacir ondan sonra duduyu kafesten dışarı attı. Duducuk, uçup bir yüksek ağacın dalına kondu.
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    طوطی مرده چنان پرواز کرد ** کافتاب از چرخ ترکی تاز کرد
 
		    - Güneş, ufuktan nasıl süratle doğarsa o dudu da, o çeşit uçtu.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    خواجه حیران گشت اندر کار مرغ ** بیخبر ناگه بدید اسرار مرغ
 
		    - Tacir, hiçbir şeyden haberi yokken kuşun esrarını bu işe şaşırıp kaldı.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    روی بالا کرد و گفت ای عندلیب ** از بیان حال خودمان ده نصیب
 
		    - Yüzünü yukarı çevirip “Ey bülbül! Halini bildir, bu hususta bize de bir nasip ver!