English    Türkçe    فارسی   

1
1256-1265

  • “Kaza ve kader zuhur edince bir tuzağı bile görmüyorsam bo yolda cahil olan yalnız ben değilim ya!”
  • من اگر دامی نبینم گاه حکم ** من نه تنها جاهلم در راه حکم‌‌
  • Zorlamayı bırakıp feryad ü figana koyulan kişi me kutlu kişidir; o, iyi bir işe sarılmıştır.
  • ای خنک آن کاو نکو کاری گرفت ** زور را بگذاشت او زاری گرفت‌‌
  • Eğer kaza, seni gece gibi sararsa sonunda yine elinden tutacak odur;
  • گر قضا پوشد سیه همچون شبت ** هم قضا دستت بگیرد عاقبت‌‌
  • Yüz kere canına kastederse yine sana can veren derdine derman olan kazadır.
  • گر قضا صد بار قصد جان کند ** هم قضا جانت دهد درمان کند
  • Bu kaza yüz kere yolunu kesse de yine senin çadırını göklerin üstüne kurar. 1260
  • این قضا صد بار اگر راهت زند ** بر فراز چرخ خرگاهت زند
  • Seni eminlik mülküne götürmek için bu korkutmasını inayet bil!
  • از کرم دان این که می‌‌ترساندت ** تا به ملک ایمنی بنشاندت‌‌
  • Bu sözün sonu gelmez, söz de uzadı. Sen tavşanla aslan hikâyesini dinle!
  • این سخن پایان ندارد گشت دیر ** گوش کن تو قصه‌‌ی خرگوش و شیر
  • Kuyuya yaklaşınca aslanın yanında, tavşanın geri çekilmesi
  • پای واپس کشیدن خرگوش از شیر چون نزدیک چاه رسید
  • Kuyu yanına gelince aslan, tavşanın geri kaldığını gördü.
  • چون که نزد چاه آمد شیر دید ** کز ره آن خرگوش ماند و پا کشید
  • Dedi ki: “Niçin ayağını geri çektin. Ayağını geri çekme, ileri gel!”
  • گفت پا واپس کشیدی تو چرا ** پای را واپس مکش پیش اندر آ
  • Tavşan “Ayağım nerede? Elim ayağım kesildi. Canım tir tir titriyor, yüreğim yerinden oynadı. 1265
  • گفت کو پایم که دست و پای رفت ** جان من لرزید و دل از جای رفت‌‌