English    Türkçe    فارسی   

1
1540-1549

  • Kur’an’ın hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan can kuşuna ten kafesi dar gelir. 1540
  • ور پذیرایی چو بر خوانی قصص ** مرغ جانت تنگ آید در قفص‌‌
  • Kafeste mahpus olan kuşun kurtulmak istememesi cahilliktendir.
  • مرغ کاو اندر قفس زندانی است ** می‌‌نجوید رستن از نادانی است‌‌
  • Kafeslerden kurtulan ruhlar, Tanrı’ya lâyık ve halka rehber olan peygamberlerdir.
  • روحهایی کز قفسها رسته‌‌اند ** انبیای رهبر شایسته‌‌اند
  • Onların sesleri, kafeslerin dışından ve din makamından gelir: “Sana kurtuluş yolu ancak budur, bu!
  • از برون آوازشان آید ز دین ** که ره رستن ترا این است این‌‌
  • Biz bu daracık kafesten bununla kurtulduk. Bu kafesten kurtulmanın bundan başka çaresi yok!
  • ما به دین رستیم زین ننگین قفس ** جز که این ره نیست چاره‌‌ی این قفس‌‌
  • Kazandığın şöhretten kurtulman için inleyip duran bir hasta haline gir! 1545
  • خویش را رنجور سازی زار زار ** تا ترا بیرون کنند از اشتهار
  • Zaten halk arasında meşhur olmak, sağlam bir bağdır. Bu bağ bu yolda demir bir bağdan aşağı mıdır ki?”
  • که اشتهار خلق بند محکم است ** در ره این از بند آهن کی کم است‌‌
  • Bir tâcirin ticaret için Hindistan’a gitmesi ve mahpus dudusunun, onunla Hindistan dudularına haber yollaması
  • قصه‌‌ی بازرگان که طوطی محبوس او او را پیغام داد به طوطیان هندوستان هنگام رفتن به تجارت‌‌
  • Bir tacirin bir dudusu vardı, kafeste hapsedilmiş, güzel bir duduydu.
  • بود بازرگانی او را طوطیی ** در قفس محبوس زیبا طوطیی‌‌
  • Tacir, Hindistan’a gitmek üzere yol hazırlığına başladı.
  • چون که بازرگان سفر را ساز کرد ** سوی هندستان شدن آغاز کرد
  • Kerem ve ihsan dolayısıyla, kölelerinin, cariyeciklerinin her birine “Çabuk söyle, sana Hindistan’dan ne getireyim?” dedi.
  • هر غلام و هر کنیزک را ز جود ** گفت بهر تو چه آرم گوی زود