English    Türkçe    فارسی   

1
1563-1572

  • Şaşılacak şey! Nerde o ahit, nerde o yemin? O şeker gibi dudağın verdiği vaadler hani?
  • ای عجب آن عهد و آن سوگند کو ** وعده‌‌های آن لب چون قند کو
  • Bu kulun ayrı düşmesi, fena kulluktansa... Kötüye kötülükle mukabele edersen aramızda ne fark kalır?
  • گر فراق بنده  از بد بندهگی است ** چون تو با بدبندگی پس فرق چیس
  • Fakat hiddetle, şiddetle senden gelen kötülük, sema’dan, çengin nağmelerinden daha zevkli, daha neşeli. 1565
  • ای بدی که تو کنی در خشم و جنگ ** با طرب تر از سماع و بانگ چنگ‌‌
  • Ey cefası devletten daha güzel, intikamı candan daha sevimli dilber!
  • ای جفای تو ز دولت خوبتر ** و انتقام تو ز جان محبوبتر
  • Ateşin bu acaba nurun nasıl? Matem, bu olunca düğünün nice?
  • نار تو این است نورت چون بود ** ماتم این تا خود که سورت چون بود
  • Cevrinde öyle tatlılıklar var ki, malik olduğun letafet yüzünden kimse seni hakkıyla anlayamaz.
  • از حلاوتها که دارد جور تو ** وز لطافت کس نیابد غور تو
  • Hem inlerim, hem de sevgili inanır da kereminden o cevri azaltır diye korkarım.
  • نالم و ترسم که او باور کند ** وز کرم آن جور را کمتر کند
  • Kahrına da hakkıyla âşığım, lütfuna da. Ne şaşılacak şey ki ben bu iki zıdda da gönül vermişim. 1570
  • عاشقم بر قهر و بر لطفش به جد ** بو العجب من عاشق این هر دو ضد
  • Tanrı hakkı için bu dikenden kurtulur, gül bahçesine kavuşursam bu sebepten bülbül gibi feryat ederim.
  • و الله ار زین خار در بستان شوم ** همچو بلبل زین سبب نالان شوم‌‌
  • Bu ne şaşılacak şey bülbüldür ki ağzını açınca dikeni de gül bahçesiyle beraber yutar, ikisini de bir görür!
  • این عجب بلبل که بگشاید دهان ** تا خورد او خار را با گلستان‌‌