English    Türkçe    فارسی   

1
2392-2401

  • Ben, iyiyle, kötüyle, kavga edemem; kavga ile işim yok. Savaşmak şöyle dursun; gönlüm barışlardan bile ürkmekte.
  • مر مرا چه جای جنگ نیک و بد ** کاین دلم از صلحها هم می‌‌رمد
  • Susacaksan ne âlâ; yoksa öyle bir iş yaparım ki şu anda hemen kalkar, evimi, barkımı bırakır, giderim.”
  • گر خمش کردی و گرنه آن کنم ** که همین دم ترک خان و مان کنم‌‌
  • Kadının yola gelip söylediklerinden istiğfar eylemesi
  • مراعات کردن زن شوهر را و استغفار کردن از گفته‌‌ی خویش‌‌
  • Kadın onu titiz ve hiddetli görünce ağlamaya başladı. Zaten ağlamak, kadının tuzağıdır.
  • زن چو دید او را که تند و توسن است ** گشت گریان گریه خود دام زن است‌‌
  • “Ben, senden bunu mu umardım? Senden başka ümidim vardı” dedi. 2395
  • گفت از تو کی چنین پنداشتم ** از تو من اومید دیگر داشتم‌‌
  • Kadın yokluk yoluna girip dedi ki: “Ben senin karın değil, ayağının toprağıyım.
  • زن در آمد از طریق نیستی ** گفت من خاک شمایم نه ستی‌‌
  • Cismim, canım, nem varsa senindir; hüküm de senin, ferman da!
  • جسم و جان و هر چه هستم آن تست ** حکم و فرمان جملگی فرمان تست‌‌
  • Yoksulluk yüzünden sabrım tükendiyse bu da kendim için değil, senin için.
  • گر ز درویشی دلم از صبر جست ** بهر خویشم نیست آن بهر تو است‌‌
  • Sen, bana dertli zamanlarda deva oldun; muhtaç olmanı istemiyorum.
  • تو مرا در دردها بودی دوا ** من نمی‌‌خواهم که باشی بی‌‌نوا
  • Canın için, bu kendim için değil. Bu ağlayış bu inleyiş hep senin için. 2400
  • جان تو کز بهر خویشم نیست این ** از برای تستم این ناله و حنین‌‌
  • Ben, Tanrı hakkı için varlığımı her nefeste huzurunda feda etmek isterim.
  • خویش من و الله که بهر خویش تو ** هر نفس خواهد که میرد پیش تو