English    Türkçe    فارسی   

1
3024-3033

  • Savaşçı aslanın maiyetinde giden kişinin kebabı, gece olsun, eksik olmaz.
  • هر که باشد در پی شیر حراب ** کم نیاید روز و شب او را کباب‌‌
  • Ölmüş yaralanmış, kan içinde bulunan avlarını dağdan çeke çeke ormana getirince, 3025
  • چون ز که در بیشه آوردندشان ** کشته و مجروح و اندر خون کشان‌‌
  • Kurt ve tilki padişahlara lâyık bir adaletle av hayvanlarının paylaşılmasına tamahlandılar.
  • گرگ و روبه را طمع بود اندر آن ** که رود قسمت به عدل خسروان‌‌
  • İkisinin de tamahı, aslana aksetti, o tamahın sebebini anladı.
  • عکس طمع هر دوشان بر شیر زد ** شیر دانست آن طمعها را سند
  • Sırların aslanı ve beyi olan, kalpten geçenleri bilir.
  • هر که باشد شیر اسرار و امیر ** او بداند هر چه اندیشد ضمیر
  • Kendine gel, ey düşüncelere dalmayı huy edinen gönül! Onun huzurunda kötü düşüncelerden sakın!
  • هین نگه دار ای دل اندیشه جو ** دل ز اندیشه‌‌ی بدی در پیش او
  • O bilir, o anlar, eşeği sükût içinde sürer. Sırrını bildiğini anlatmamak, ayıbını yüzüne vurmamak için de yüzüne güler. 3030
  • داند و خر را همی‌‌راند خموش ** در رخت خندد برای روی‌‌پوش‌‌
  • Aslan, onların vesveselerini anladıysa da açmadı, bir şey söylemedi, onları korudu.
  • شیر چون دانست آن وسواسشان ** وانگفت و داشت آن دم پاسشان‌‌
  • Fakat kendi kendine “Yoksul hasisler sizi! Ben, sizin cezanızı veririm, size gösteririm ben!
  • لیک با خود گفت بنمایم سزا ** مر شما را ای خسیسان گدا
  • ”Size benim hükmüm kâfi gelmedi mi? Benim ihsanım hususunda zannınız bu mu?
  • مر شما را بس نیامد رای من ** ظنتان این است در اعطای من‌‌