English    Türkçe    فارسی   

2
1495-1504

  • Şunu bil ki o âlemden bu âleme böyle tersine akseden nice şeyler vardır. 1495
  • پس از آن عالم بدین عالم چنان ** تعبیت‏ها هست بر عکس این بدان‏
  • Lokman’ın efendisi bu gizli hali biliyordu, ondan bir nişane görmüştü.
  • خواجه‏ی لقمان از این حال نهان ** بود واقف دیده بود از وی نشان‏
  • Sırrı bildiği için o yol gösterici, iş başarmak için eşeğini güzelce sürmekteydi.
  • راز می‏دانست و خوش می‏راند خر ** از برای مصلحت آن راهبر
  • Lokman’ı daha önceden azat ederdi ama hoşnutluğunu diliyordu.
  • مر و را آزاد کردی از نخست ** لیک خشنودی لقمان را بجست‏
  • Çünkü Lokman’ın muradı buydu. O aslan, o yiğit, istiyordu ki kimse sırrına ermesin.
  • ز انکه لقمان را مراد این بود تا ** کس نداند سر آن شیر و فتی‏
  • Sırrını kötülerden gizlemen, şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman, kendinden de gizlemendir. 1500
  • چه عجب گر سر ز بد پنهان کنی ** این عجب که سر ز خود پنهان کنی‏
  • Fakat sen, işini gözünden bile gizle de işine kötü göz değmesin.
  • کار پنهان کن تو از چشمان خود ** تا بود کارت سلیم از چشم بد
  • Kendini ücret tuzağına teslim et de sonra kendinden, kendiliğin olmaksızın bir şey çal.
  • خویش را تسلیم کن بر دام مزد ** و انگه از خود بی‏ز خود چیزی بدزد
  • Yaralıya, vücudundan temreni çıkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.
  • می‏دهند افیون به مرد زخم‏مند ** تا که پیکان از تنش بیرون کنند
  • Ölüm vaktinde de adama elem ve ıstıraplar verirler. O halde meşgulken canını alıverirler.
  • وقت مرگ از رنج او را می‏درند ** او بدان مشغول شد جان می‏برند