English    Türkçe    فارسی   

2
153-162

  • Dünyada diken eken kişi, sakın ektiğin dikeni gül bahçesinde arama!
  • آن که تخم خار کارد در جهان ** هان و هان او را مجو در گلستان‏
  • O, eline gül bile alsa diken olur. Bir dost varsa dost, yılan kesilir.
  • گر گلی گیرد به کف خاری شود ** ور سوی یاری رود ماری شود
  • O şaki kötülüklerden çekinen kişinin kimyası hilâfına zehir ve yılan kimyasıdır(her şeyi zehirler, her şey ona karşı yılan haline gelir). 155
  • کیمیای زهر و مار است آن شقی ** بر خلاف کیمیای متقی‏
  • Sofinin hizmetçiye hayvanı tımar ettirmesini söylemesi, hizmetçinin de “Lâhavle” demesi
  • اندرز کردن صوفی خادم را در تیمار داشت بهیمه و لاحول گفتن خادم
  • Bir sofi seyahate çıktı, döne dolaşa bir gece bir tekkeye konuk oldu.
  • صوفیی می‏گشت در دور افق ** تا شبی در خانقاهی شد قنق‏
  • Bir hayvanı, vardı ahıra bağladı. Kendisi dostlarla, sofanın başköşesine geçip oturdu.
  • یک بهیمه داشت در آخر ببست ** او به صدر صفه با یاران نشست‏
  • Arkadaşlarıyla murakabeye daldı. Murakabede sevgilinin huzuru, adamın önünde bir defter haline gelir (Allah’ın manevi huzuruna varılır, bütün hakikatler o huzurda okunur)
  • پس مراقب گشت با یاران خویش ** دفتری باشد حضور یار بیش‏
  • Sofinin defteri, harflerin yazılmasından meydana gelen karalama değildir. Ancak kar gibi bembeyaz ve temiz gönüldür.
  • دفتر صوفی سواد حرف نیست ** جز دل اسپید همچون برف نیست‏
  • Âlimin azığı ve sermayesi, kalemden meydana gelen eserlerdir. Sofinin azığı ve sermayesi nedir? Ayak izleri! 160
  • زاد دانشمند آثار قلم ** زاد صوفی چیست آثار قدم‏
  • Sofi; av peşine düşen, ceylanın ayak izlerini görüp onları izleyen avcıya benzer.
  • همچو صیادی سوی اشکار شد ** گام آهو دید بر آثار شد
  • Bir müddet ceylanın ayak izleri işe yarar. Ondan sonra ise esasen ahudaki misk kokusu, yolu gösterir.
  • چند گاهش گام آهو در خور است ** بعد از آن خود ناف آهو رهبر است‏