- Âdem Peygamber’den bu zamana kadar öyle güzel sesli kimse gelmedi. 1470
- هیچ کس را خود ز آدم تا کنون ** کی بدست آواز صد چون ارغنون
- Her vaazında iki yüz kişi ölmekte… Güzel sesi insanları candan etmekte.
- که بهر وعظی بمیراند دویست ** آدمی را صوت خوبش کرد نیست
- Aslanlar, ceylânlar vaazına gelmekte… Ne onun bundan haberi var, ne bunun ondan!
- شیر و آهو جمع گردد آن زمان ** سوی تذکیرش مغفل این از آن
- Sesine dağlar da ses veriyor, kuşlarda. Onun davetine ikisi de mahrem.
- کوه و مرغان همرسایل با دمش ** هردو اندر وقت دعوت محرمش
- Onun, bunun gibi ve daha buna benzer yüzlerce mucizeleri var. Yüzünün nuru, cihetlere sığmıyor, bütün cihetleri de kaplamış.
- این و صد چندین مرورا معجزات ** نور رویش بی جهان و در جهات
- Bunca yücelikle beraber Allah, onun bile rızkını çalışmadan vermiyor. Rızıklanması çalışmasına bağlı. 1475
- با همه تمکین خدا روزی او ** کرده باشد بسته اندر جست و جو
- Bunca yüceliğine rağmen zırh yapmadıkça, zahmet çekmedikçe rızkı gelmiyor.
- بی زرهبافی و رنجی روزیش ** مینیاید با همه پیروزیش
- Hâlbuki sen böyle bayağı ve perişan bir halde kalmış, evinin bucağına kapanmış, felekzede olmuş gitmişsin.
- این چنین مخذول واپس ماندهای ** خانه کنده دون و گردونراندهای
- Hâlbuki bu adam bunca tersliği ile bunca adiliği ile beraber hemencecik, ticaretsiz eteğini kârla doldurmayı istemekte.
- این چنین مدبر همی خواهد که زود ** بی تجارت پر کند دامن ز سود
- Bu çeşit ahmak bir herif ortaya çıkmışta gökyüzüne merdivensiz çıkayım diyor.”
- این چنین گیجی بیامد در میان ** که بر آیم بر فلک بی نردبان