English    Türkçe    فارسی   

3
1639-1648

  • Çünkü ben, gönle her zaman başka bir meyil verir, her an gönle başka bir dağ vururum.
  • هر زمان دل را دگر میلی دهم ** هرنفس بر دل دگر داغی نهم
  • Biz her sabah yeni bi işte, yeni bir güçteyiz. Her şey, bizim dileğimize göre meydana gelir denmiştir. 1640
  • کل اصباح لنا شان جدید ** کل شیء عن مرادی لا یحید
  • Hadiste “ Gönül, ovada rüzgârlara tabi bir tüy benzer.
  • در حدیث آمد که دل همچون پریست ** در بیابانی اسیر صرصریست
  • Rüzgâr, tüyü her tarafa uçurur, gâh sola, gâh sağa götürür durur.” denmektedir.
  • باد پر را هر طرف راند گزاف ** گه چپ و گه راست با صد اختلاف
  • Başka bir hadiste de denmiştir ki: “ Bu gönlü ateş üstündeki kazanda kaynayan bir su bil!”
  • در حدیث دیگر این دل دان چنان ** کب جوشان ز آتش اندر قازغان
  • Gönlün her an başka bir dileği vardır. Fakat bu dilek kendisinden değildir, başka bir yerdendir.
  • هر زمان دل را دگر رایی بود ** آن نه از وی لیک از جایی بود
  • Şu halde gönlün reyine, gönlün dileğine neden emin olur da ahdeder, sonunda da pişman olur, nedamete düşersin? 1645
  • پس چرا آمن شوی بر رای دل ** عهد بندی تا شوی آخر خجل
  • Fakat bu yine de Allah’ın hükmündendir. Allah’ın takdiridir. Kuyuyu görürsün de çekinmeye kudretin olmaz.
  • این هم از تاثیر حکمست و قدر ** چاه می‌بیینی و نتوانی حذر
  • Uçan kuşun tuzağı görmeyip hapse düşmesine taaccüp edilmez ki.
  • نیست خود ازمرغ پران این عجب ** که نبیند دام و افتد در عطب
  • Şaşılacak şey şudur: Hem tuzağı görür, hem mıhı görür de yine sonunda ister istemez o tuzağa düşer!
  • این عجب که دام بیند هم وتد ** گر بخواهد ور نخواهد می‌فتد