English    Türkçe    فارسی   

3
2139-2148

  • Bu nükteyi başka bir yerde anlatmak borcum olsun… Şimdi bana mühlet ver, halim yok, susayım.
  • وام‌دار شرح این نکته شدم ** مهلتم ده معسرم زان تن زدم
  • O kavmin Dekukî’ye uyması
  • اقتدا کردن قوم از پس دقوقی
  • Dekukî, namaz kıldırmak üzere onların önüne geçti, o kadar birleştiler, o kadar kaynaştılar ki sanki onlar atlas bir kumaştı, Dekukî de o kumaşın sırması, süsü! 2140
  • پیش در شد آن دقوقی در نماز ** قوم همچون اطلس آمد او طراز
  • O padişahlar, saf olup o ünlü imama uydular.
  • اقتدا کردند آن شاهان قطار ** در پی آن مقتدای نامدار
  • Tekbir getirince kurbanlık koç gibi âlemden çıktılar.
  • چونک با تکبیرها مقرون شدند ** همچو قربان از جهان بیرون شدند
  • Ey ulu tekbirin manası şudur: Yarabbi, huzurunda kurbanız.
  • معنی تکبیر اینست ای امام ** کای خدا پیش تو ما قربان شدیم
  • Koyun keserken “Allahu ekber-Allah uludur” dersin ya o geberesi nefsi keserken de bu söz söylenir.
  • وقت ذبح الله اکبر می‌کنی ** همچنین در ذبح نفس کشتنی
  • Ten İsmail’e benzer, can Halil’e, can bu semiz bedeni yaptırdı da tekbir getirdi mi, 2145
  • تن چو اسمعیل و جان همچون خلیل ** کرد جان تکبیر بر جسم نبیل
  • Ten kesilir, şehvetlerden hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir.
  • گشت کشته تن ز شهوتها و آز ** شد به بسم الله بسمل در نماز
  • Kıyamette olduğu gibi Hak huzurunda saf kurulur, hesaba, Allah ile konuşup görüşmeye girişilir.
  • چون قیامت پیش حق صفها زده ** در حساب و در مناجات آمده
  • Allah huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.
  • ایستاده پیش یزدان اشک‌ریز ** بر مثال راست‌خیز رستخیز