English    Türkçe    فارسی   

3
2360-2369

  • Kör, bilgisizlikle halktan bir şeyler umar. Ben senden umuyorum… Her güç şey sana kolaydır. 2360
  • کور از خلقان طمع دارد ز جهل ** من ز تو کز تست هر دشوار سهل
  • Asıl kör kendisi ki beni kör saydı, canla başla niyaz ettiğimi görmedi bile!
  • آن یکی کورم ز کوران بشمرید ** او نیاز جان و اخلاصم ندید
  • Benim bu körlüğüm, aşk körlüğüdür. Güzelim, sevdiği şey, insanı kör ve sağır yapar derler ya… bu körlük, o körlüktür.
  • کوری عشقست این کوری من ** حب یعمی و یصمست ای حسن
  • Allah’tan başkasını görmüyorum, fakat onu görüyorum. Aşkımın muktezası da bu değil midir? Söyle.
  • کورم از غیر خدا بینا بدو ** مقتضای عشق این باشد نکو
  • Yarabbi, sen görmektesin, beni sen de kör sanma. Senin lütfunun etrafında dönüp dolaşmaktayım, ey lütfunun etrafında dönüp dolaştığım, ey kendisinden ayrılmadığım Allah!
  • تو که بینایی ز کورانم مدار ** دایرم برگرد لطفت ای مدار
  • Yusuf-ı Sıddıyk’a rüya gösterdin da ona güvendi. 2365
  • آنچنانک یوسف صدیق را ** خواب بنمودی و گشتش متکا
  • Onun gibi lütfun bana da bir rüya gösterdi. O sonsuz dualarım oyuncak değildi ya!
  • مر مرا لطف تو هم خوابی نمود ** آن دعای بی‌حدم بازی نبود
  • Fakat halk, benim sırlarımı bilmiyor da sözlerimi saçma sanıyor.
  • می‌نداند خلق اسرار مرا ** ژاژ می‌دانند گفتار مرا
  • Hakları da var. Gayb sırrını, sırları adamakıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Allah’tan başka kim bilebilir ki?”
  • حقشان است و کی داند راز غیب ** غیر علام سر و ستار عیب
  • Düşmanı dedi ki. “Amca, neye yüzünü göğe çeviriyorsun? Bana çevir de doğru söyle!
  • خصم گفتش رو به من کن حق بگو ** رو چه سوی آسمان کردی عمو