English    Türkçe    فارسی   

3
237-246

  • Köylü, şehre geldikçe şehirlinin mahallesine çadır kurar, evine kurulup otururdu.
  • روستایی چون سوی شهر آمدی ** خرگه اندر کوی آن شهری زدی
  • İki ay, üç ay ona konuk olur, dükkânına geçer oturur, sofrasına çökerdi.
  • دو مه و سه ماه مهمانش بدی ** بر دکان او و بر خوانش بدی
  • Şehirli, köylünün ne ihtiyacı varsa bedavaya yerine getirir, düzer koşardı.
  • هر حوایج را که بودش آن زمان ** راست کردی مرد شهری رایگان
  • Köylü bir gün yüzünü şehirliye döndü de dedi ki: “A efendim, sen hiç köye gelmez, hiç seyre seyrana çıkmaz mısın? 240
  • رو به شهری کرد و گفت ای خواجه تو ** هیچ می‌نایی سوی ده فرجه‌جو
  • Allah aşkına olsun bütün oğullarını getir. Şimdi tam gül mevsimi, ilkbahar.
  • الله الله جمله فرزندان بیار ** کین زمان گلشنست و نوبهار
  • Yahut da yazın meyve zamanı gel de hizmetine kemer kuşanayım.
  • یا بتابستان بیا وقت ثمر ** تا ببندم خدمتت را من کمر
  • Soyunu sopunu, çoluk çocuğunu, akrabalarını getir, köyümüzde üç, dört ay kal.
  • خیل و فرزندان و قومت را بیار ** در ده ما باش سه ماه و چهار
  • Bahar çağında köy pek hoş olur, çayırlık, çimenlik, gönle ferah veren gönül çeken lâlelik kesilir”
  • که بهاران خطه‌ی ده خوش بود ** کشت‌زار و لاله‌ی دلکش بود
  • Şehirli, başından savmak için ona vaatte bulundu, vaadinin üstünden de sekiz yıl geçti. 245
  • وعده دادی شهری او را دفع حال ** تا بر آمد بعد وعده هشت سال
  • Köylü, her yıl “Ne vakit geleceksin. Kış gelip çattı” der,
  • او بهر سالی همی‌گفتی که کی ** عزم خواهی کرد کامد ماه دی