- Aynı bıçakla o adamın da öldürülerek kısas edilmesini emretti. Ne hile yaparsa yapsın, Allah bilgisinden kurtulabilir mi hiç?
- هم بدان تیغش بفرمود او قصاص ** کی کند مکرش ز علم حق خلاص
- Allah’ın hilmi, müdarada bulunur. Bulunur ama adam, haddi aşınca iş değişir, meydana çıkar.
- حلم حق گرچه مواساها کند ** لیک چون از حد بشد پیدا کند
- Kan uyumaz. Gönüllere onu araştırmak, müşkülü halletmek merakı düşer.
- خون نخسپد درفتد در هر دلی ** میل جست و جوی و کشف مشکلی
- Kıyamet gününün sahibi olan Allah’ın adaleti, şunun, bunun gönlünden zuhur eder durur.
- اقتضای داوری رب دین ** سر بر آرد از ضمیر آن و این
- “Filân ne oldu, hali nedir, kim öldürdü acaba?” diye topraktan ekin fışkırır gibi şunun, bunun gönlünden meraklar fışkırır. 2490
- کان فلان چون شد چه شد حالش چه گشت ** همچنانک جوشد از گلزار کشت
- Gönüllerdeki bu meraklar, bu araştırmalar, bundan bahsetmeler, hep o kanın kaynamasıdır.
- جوشش خون باشد آن وا جستها ** خارش دلها و بحث و ماجرا
- O adamın gizli sırrı meydana çıkınca Davud’un mucizesi halka yayıldı; bu mucize bir dereceyken halk tarafından âdeta iki derece meşhur oldu.
- چونک پیداگشت سر کار او ** معجزه داود شد فاش و دوتو
- Herkes baş açık gelip yerlere secde etmekte,
- خلق جمله سر برهنه آمدند ** سر به سجده بر زمینها میزدند
- “Biz doğuştan körmüşüz, senden yüzlerce şaşılacak şey gördük.
- ما همه کوران اصلی بودهایم ** از تو ما صد گون عجایب دیدهایم
- Taş, Talût’la beraber savaşa giderken sana söyledi, beni al dedi. 2495
- سنگ با تو در سخن آمد شهیر ** کز برای غزو طالوتم بگیر