- Kabuktan ibaret olan akıl, bir işi yüzlerce delille ancak anlayabilir. Fakat Akl-ı Kül, doğru olduğunu bilmediği yola adımını atar mı hiç? 2530
- چونک قشر عقل صد برهان دهد ** عقل کل کی گام بی ایقان نهد
- Akıl, defterleri baştanbaşa karalar durur. Aklın aklıysa bütün âlemi ayla, doldurur, nurlandırır.
- عقل دفترها کند یکسر سیاه ** عقل عقل آفاق دارد پر ز ماه
- O, karadan da kurtulmuştur, aktan da. Onun ayının nuru, gönle de yayılmıştır, sana da.
- از سیاهی و سپیدی فارغست ** نور ماهش بر دل و جان بازغست
- Cüz’i akıl bu karayla akı, yine kadirden, bir yıldız gibi parlayıp âlemi aydınlatan Kadir gecesinden elde etmiştir.
- این سیاه و این سپید ار قدر یافت ** زان شب قدرست کاختروار تافت
- Keseyle dağarcığın değeri altındadır. İçinde altın olmayan keseyle dağarcığın ne kıymeti var?
- قیمت همیان و کیسه از زرست ** بی ز زر همیان و کیسه ابترست
- Nitekim tenin değeri de canla, fakat canın değeri de cananın ışığıyladır. 2535
- همچنانک قدر تن از جان بود ** قدر جان از پرتو جانان بود
- Can, ışıksız diri olsaydı hiç kâfirlere “Ölü” denir miydi?
- گر بدی جان زنده بی پرتو کنون ** هیچ گفتی کافران را میتون
- Kendine gel, söyle, söyle ki söyleme kabiliyeti bizden sonraki zamanlarda aksın diye ırmak yolunu kazmakta.
- هین بگو که ناطقه جو میکند ** تا به قرنی بعد ما آبی رسد
- Her devirde söz söyleyen bulunur; bulunur ama geçmişlerin sözleri daha faydalıdır.
- گرچه هر قرنی سخنآری بود ** لیک گفت سالفان یاری بود
- Ey şükreden kişi, Tevrat, İncil ve Zebur, Kur’an’ın doğruluğuna şahadet etmedi mi?
- نه که هم توریت و انجیل و زبور ** شد گواه صدق قرآن ای شکور