English    Türkçe    فارسی   

3
2559-2568

  • Hele sabret, aslanlar ormana gitsinler. Bu kör köpekler, o vakit onlara inanırlar.
  • باش تا شیران سوی بیشه روند ** وین سگان کور آنجا بگروند
  • Şehirli, nefsin hilesini, tenin düzenini ne bilsin? O ancak kalbe gelen vahiyle kahredilebilir. 2560
  • مکر نفس و تن نداند عام شهر ** او نگردد جز بوحی القلب قهر
  • Kim onun cinsiyse ona dost olur. Ancak şeyhin olan Davut müstesna!
  • هر که جنس اوست یار او شود ** جز مگر داود کان شیخت بود
  • Çünkü o varlığını tebdil etmiştir. Allah, kimi gönül makamına vasıl ederse o kişide ten cinsiyeti kalmaz.
  • کو مبدل گشت و جنس تن نماند ** هر که را حق در مقام دل نشاند
  • Halk, umumiyetle bu cihan içinde illetlidir. İllet, şüphe yok ki illete dosttur.
  • خلق جمله علتی‌اند از کمین ** یار علت می‌شود علت یقین
  • Her aşağılık kişi Davutluk dâvasına kalkışır. Anlamayan kişiler de ona yapışır.
  • هر خسی دعوی داودی کند ** هر که بی تمییز کف در وی زند
  • Ahmak kuş, avcıdan kuş sesi duyar da o tarafa uçar gider. 2565
  • از صیادی بشنود آواز طیر ** مرغ ابله می‌کند آن سوی سیر
  • Davut olmadığı halde Davutluk dâvasına kalkışan, kendi malı olan şeyle başkasından naklettiği şeyi ayırt edemez, sapıktır o kişi. Kendine gel de manevi bir adam bile olsa kaç ondan!
  • نقد را از نقل نشناسد غویست ** هین ازو بگریز اگر چه معنویست
  • Onun yanında kurtulmuş kişiyle bağlı kişi birdir. Yakına eriştim diye iddia etse de şüphededir.
  • رسته و بر بسته پیش او یکیست ** گر یقین دعوی کند او در شکیست
  • Böyle adam, halk yanında zekâdan ibaret bile olsa mademki kendisinde bu anlayış, bu ayırt ediş yok ahmaktır!
  • این چنین کس گر ذکی مطلقست ** چونش این تمییز نبود احمقست