Fakat o çatlağı arasan göremezsen. Pek gizlidir ama ondan bunca kişileri geçirdiler, gelin evine güvey götürür gibi götürdüler.
بر در ار جویی نیابی آن شکاف ** سخت ناپیدا و زو چندین زفاف
Uzaktakini bile gören köle, keskin kulaklı sağır, uzun elbiseli çıplağın açıklanması
شرح آن کور دوربین و آن کر تیزشنو و آن برهنه دراز دامن
Sağır, istektir, dilektir. Bizim ölümümüzü duydu da kendi ölümünü duymadı, kendi görünüşünü görmedi.
کر امل را دان که مرگ ما شنید ** مرگ خود نشنید و نقل خود ندید
Kör de hırstır. Halkın ayıbını kıldan kıla görür. Taraf taraf söyler de,
حرص نابیناست بیند مو بمو ** عیب خلقان و بگوید کو بکو
Kör gözü kendi ayıbını zerre kadar göremez, fakat gene de âlemin ayıbını arar!2630
عیب خود یک ذره چشم کور او ** مینبیند گرچه هست او عیبجو
Çıplak, elbisesinin eteğini kesecekler diye korkuyor ama çıplak adamın eteğimi olur ki kessinler!
عور میترسد که دامانش برند ** دامن مرد برهنه چون درند
Dünyaya kapılan da hem müflistir, hem de korkmakta. Hâlbuki hırsızlardan hiç de korkmaması lâzım.
مرد دنیا مفلس است و ترسناک ** هیچ او را نیست از دزدانش باک
Zaten dünyaya çıplak geldi, çıplak gidecek… Böyle olduğu halde hırsızlardan korkusundan yüreği kan olmakta!
او برهنه آمد و عریان رود ** وز غم دزدش جگر خون میشود
Fakat hayattayken bunca feryad ü figan etti ağlayıp sızladıydı ya… Ölürken kendisi de bu korkusuna şaşar, güler!
وقت مرگش که بود صد نوحه بیش ** خنده آید جانش را زین ترس خویش
O zaman zengin hiçbir pulu olmadığını… Zeki, hiçbir hüneri bulunmadığını anlar.2635
آن زمان داند غنی کش نیست زر ** هم ذکی داند که او بد بیهنر
Hayattaki bu korku, eteğine saksı kırıkları doldurup da kendisini mal sahibi sanan, onları kaybedeceğinden korkan, onların üstüne titreyen çocuğun korkusuna benzer.
چون کنار کودکی پر از سفال ** کو بر آن لرزان بود چون رب مال