- Kimse tarafından söylenmemiş, kimse tarafından dokunulmamış bâkir ve lâtif ir nükte duysan anlayınca sence zevksiz ve kötü bir hal alır. 2695
- ور بگیری نکتهی بکری لطیف ** بعد درکت گشت بیذوق و کثیف
- Ben bunu çok duydum, dinledim… Eskidi bu artık. Ey yiğit, sen, bundan başka bir şey söyle dersin.
- که من این را بس شنیدم کهنه شد ** چیز دیگر گو بجز آن ای عضد
- Hatta yepyeni ve söylenmemiş bir nükte duyduğunu farz et, yarın ona da doyar, ondan da nefret edersin.
- چیز دیگر تازه و نو گفته گیر ** باز فردا زان شوی سیر و نفیر
- Sen sendeki illeti gider… İllet geçti mi, sence her eskimiş, söylenmiş söz, yeni olur.
- دفع علت کن چو علت خو شود ** هرحدیثی کهنه پیشت نو شود
- O eski söz, yepyeni dallar, budaklar verir, yüzlerce meyve hevenkleri bitirir, yetiştirir!
- تا که از کهنه برآرد برگ نو ** بشکفاند کهنه صد خوشه ز گو
- Biz böyle hekimleriz, öyle Allah şakirtleriyiz ki bahrimuhit bile bizi gördü de yarıldı. 2700
- ما طبیبانیم شاگردان حق ** بحر قلزم دید ما را فانفلق
- Biz başkayız; insanın hastalığını, nabzına bakarak anlayan hekimler başka!
- آن طبیبان طبیعت دیگرند ** که به دل از راه نبضی بنگرند
- Biz gönle vasıtasız bakarız, bizim görüşümüz, anlayışımız yüzünden pek yücedir.
- ما به دل بی واسطه خوش بنگریم ** کز فراست ما به عالی منظریم
- Onlar, insanı gıdalarla, meyvelerle doyuran kuvvetlendiren doktorlardır… hayvanî can, onların tedavisiyle kuvvet bulur, yaşar.
- آن طبیبان غذااند و ثمار ** جان حیوانی بدیشان استوار
- Bizse iş ve söz doktorlarıyız. Bize ululuk nurunun ışığı ilham vermektedir.
- ما طبیبان فعالیم و مقال ** ملهم ما پرتو نور جلال