- Peygamberler dediler ki: “Bu da o illetten, körlüğünüzden, söylediğimiz sözlerin hakikatini göremiyorsunuz. 2715
- انبیا گفتند کین زان علتست ** مایهی کوری حجاب ریتست
- Dâvamızı duyuruyorsunuz da elimizdeki mücevheri görmüyorsunuz.
- دعوی ما را شنیدیت و شما ** مینبینید این گهر در دست ما
- Elimizdeki bu mücevher, halka bir imtihandır. Onu gözlerin önünde dolandırıp durmaktayız.
- امتحانست این گهر مر خلق را ** ماش گردانیم گرد چشمها
- Kim, nerede mücevher, derse bu sözü, körlüğüne, mücevherleri görmediğine şahittir.
- هر که گوید کو گوا گفتش گواست ** کو نمیبیند گهر حبس عماست
- Güneş söze gelse de “Kalk, gündüz oldu, yatıp durma.”
- آفتابی در سخن آمد که خیز ** که بر آمد روز بر جه کم ستیز
- Dese, sen de, “A güneş, şahidin nerede?” desen güneş “Kör herif, Allah’tan kendine göz iste! 2720
- تو بگویی آفتابا کو گواه ** گویدت ای کور از حق دیده خواه
- Apaydın gündüz vakti birisi mum arasa onun bu araması körlüğüne tam bir delildir.
- روز روشن هر که او جوید چراغ ** عین جستن کوریش دارد بلاغ
- Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
- ور نمیبینی گمانی بردهای ** که صباحست و تو اندر پردهای
- Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
- کوری خود را مکن زین گفت فاش ** خامش و در انتظار فضل باش
- Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
- در میان روز گفتن روز کو ** خویش رسوا کردنست ای روزجو