Senin bütün kastin, bütün hareketin bu parmaklardan meydana geliyor. Başın, dört yol ağzında; kahrın, lütfun, doğru yolla sapıklığın birleştiği yeridir.2780
جمله قصد و جنبشت زین اصبعست ** فرق تو بر چار راه مجمعست
Bu halden hale giriş harflerin, onun yazıp bozmasından meydana gelmekte… bir işe niyetin, yahut bir şeyden vazgeçmen de onun iradesiyle, onun takdiriyle!
این حروف حالهات از نسخ اوست ** عزم و فسخت هم ز عزم و فسخ اوست
Niyazdan, yalvarıp yakarmadan başka yol yok… bu değişmeyi, bu halden hale girmeyi her kalem bilmez.
جز نیاز و جز تضرع راه نیست ** زین تقلب هر قلم آگاه نیست
Bilsen bile kendi miktarınca, kendi haddince bilir… iyi de kendi kadrini izhar eder, kötüde de!
این قلم داند ولی بر قدر خود ** قدر خود پیدا کند در نیک و بد
Sebâlılar, tavşanla fil hikâyesini misal getirmeye kalkıştılar ama ezelî sırrı hilelerle karıştırmaya yeltendiler.
آنچ در خرگوش و پیل آویختند ** تا ازل را با حیل آمیختند
Herkes, misal getiremez, hele bu misal, Allah işine ait olursa
بیان آنک هر کس را نرسد مثل آوردن خاصه در کار الهی
Bu misalleri düzüp koşmak, o tertemiz tapıya affetmeye kalkışmak sizin haddiniz mi,2785
کی رسدتان این مثلها ساختن ** سوی آن درگاه پاک انداختن
Misal getirmek, Allah’ın, bir de onun gizli ve aşikâr bilgisine bir delil olan kişinin hakkıdır.
آن مثل آوردن آن حضرتست ** که بعلم سر و جهر او آیتست
Sen herhangi bir şeyin sırrını ne bilirin? Kafan kel iken saça, yüze ait nasıl misal getirebilirsin?
تو چه دانی سر چیزی تا تو کل ** یا به زلفی یا به رخ آری مثل
Musa bile sopayı, alelâde bir sopa gördü ama değildi ki… o, bir ejderhaydı; sırrı, dudağını açtı da hakikatini söyledi.
موسیی آن را عصا دید و نبود ** اژدها بد سر او لب میگشود
Öyle bir padişah bile bir sopanın sırrını bilemezse sen, bu tuzakla tanelerin sırrını ne bileceksin?
چون چنان شاهی نداند سر چوب ** تو چه دانی سر این دام و حبوب