- Adam, sabah çağı, bakalım sahiden dillerini öğrendim mi, anlayacak mıyım ki? Diye kapının eşiğinde beklemekteydi. 3305
- بامدادان از برای امتحان ** ایستاد او منتظر بر آستان
- Hizmetçi kadın sofra örtüsü silkerken bir lokmacık bayat ekmek düştü.
- خادمه سفره بیفشاند و فتاد ** پارهای نان بیات آثار زاد
- Ekmek parçasını horoz, hemencicik kapıverdi. Köpek dedi ki: Sen, bize zulmettin.
- در ربود آن را خروسی چون گرو ** گفت سگ کردی تو بر ما ظلم رو
- Buğday tanesi de yiyebilirsin. Hâlbuki ben yiyemem ki… Yerimde, yurdumda bundan âcizim ben.
- دانهی گندم توانی خورد و من ** عاجزم در دانه خوردن در وطن
- Sen buğday da yiyebilirsin, arpa da, darı, mısır gibi başka şeyler de… Hâlbuki ben bunları yiyemem.
- گندم و جو را و باقی حبوب ** میتوانی خورد و من نه ای طروب
- Böyle olduğu halde bizim kısmetimiz olan şu bir parçacık ekmeği bile kapıyorsun! 3310
- این لب نانی که قسم ماست نان ** میربایی این قدر را از سگان
- Horozun köpeğe cevabı
- جواب خروس سگ را
- Bu sözü duyan horoz, “Merak etme, Allah sana buna karşılık başka şeyler verir.
- پس خروسش گفت تن زن غم مخور ** که خدا بدهد عوض زینت دگر
- Bu ev sahibinin atı sakatlanacak, yarın sabah, adamakıllı doyacaksın, kederlenme.
- اسپ این خواجه سقط خواهد شدن ** روز فردا سیر خور کم کن حزن
- Atın ölümü, köpeklere bir bayram olacak… Çalışıp çabalamadan bir hayli rızık dökülüp kalacak“ dedi.
- مر سگان را عید باشد مرگ اسپ ** روزی وافر بود بی جهد و کسپ
- Adam, bu sözü duyunca derhal atı sattı. Horozun dediği çıkmadı, köpeğe karşı mahcup vaziyette kaldı.
- اسپ را بفروخت چون بشنید مرد ** پیش سگ شد آن خروسش رویزرد