- Ey lütuf görenler, ferahlanın, sevinin… Ey kahır görenler, bu bir belâdır, gamlanın!
- الصلا ای لطفبینان افرحوا ** البلا ای قهربینان اترحوا
- Ölümü, bir Yusuf gören, canını feda eder, kurt olarak görense yolunu sapıtır!
- هر که یوسف دید جان کردش فدی ** هر که گرگش دید برگشت از هدی
- Oğul, herkesin ölümü, kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
- مرگ هر یک ای پسر همرنگ اوست ** پیش دشمن دشمن و بر دوست دوست
- Ayna Türk’e nazaran güzel renktedir. Zenciye nazaran o da zencidir. 3440
- پیش ترک آیینه را خوش رنگیست ** پیش زنگی آینه هم زنگیست
- Ey can, aklını başına devşir… Ölümden korkup kaçarsın ya… Doğrucası sen, kendinden korkmaktasın.
- آنک میترسی ز مرگ اندر فرار ** آن ز خود ترسانی ای جان هوش دار
- Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün, canın ağaca benzer… Ölüm, yaprağıdır.
- روی زشت تست نه رخسار مرگ ** جان تو همچون درخت و مرگ برگ
- İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir, kötüyse de. Hoş, nahoş… Gönlüne gelen bir şey, senden senin varlığından gelir.
- از تو رستست ار نکویست ار بدست ** ناخوش و خوش هر ضمیرت از خودست
- Bir dikenle yaralanmışsan o dikeni sen dikmişsindir. Atlas olsun, ipek olsun, ne giymişsen kendin eğirmişsindir.
- گر بخاری خستهای خود کشتهای ** ور حریر و قزدری خود رشتهای
- Bil ki iş, ona verilen karşılıkla aynı renkte olmaz. Hiçbir hizmet, o hizmete mukabil verilen şeyle bir renkte değildir. 3445
- دانک نبود فعل همرنگ جزا ** هیچ خدمت نیست همرنگ عطا
- Ücret alanların ücreti, yaptıkları işe benzemez. Çünkü o iş ârazdır, buysa cevher ve ebedî.
- مزد مزدوران نمیماند بکار ** کان عرض وین جوهرست و پایدار