- Ey can, aklını başına devşir… Ölümden korkup kaçarsın ya… Doğrucası sen, kendinden korkmaktasın.
- آنک میترسی ز مرگ اندر فرار ** آن ز خود ترسانی ای جان هوش دار
- Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün, canın ağaca benzer… Ölüm, yaprağıdır.
- روی زشت تست نه رخسار مرگ ** جان تو همچون درخت و مرگ برگ
- İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir, kötüyse de. Hoş, nahoş… Gönlüne gelen bir şey, senden senin varlığından gelir.
- از تو رستست ار نکویست ار بدست ** ناخوش و خوش هر ضمیرت از خودست
- Bir dikenle yaralanmışsan o dikeni sen dikmişsindir. Atlas olsun, ipek olsun, ne giymişsen kendin eğirmişsindir.
- گر بخاری خستهای خود کشتهای ** ور حریر و قزدری خود رشتهای
- Bil ki iş, ona verilen karşılıkla aynı renkte olmaz. Hiçbir hizmet, o hizmete mukabil verilen şeyle bir renkte değildir. 3445
- دانک نبود فعل همرنگ جزا ** هیچ خدمت نیست همرنگ عطا
- Ücret alanların ücreti, yaptıkları işe benzemez. Çünkü o iş ârazdır, buysa cevher ve ebedî.
- مزد مزدوران نمیماند بکار ** کان عرض وین جوهرست و پایدار
- İş, güçlükten, zordan, alın terinden ibarettir; buysa gümüştür, altındır, tabaklarla verilen ihsandır.
- آن همه سختی و زورست و عرق ** وین همه سیمست و زرست و طبق
- Sana bir yerden bir töhmet gelse, mutlaka zulmettiğin birisi mihnete düşmüş, beddua etmiştir.
- گر ترا آید ز جایی تهمتی ** کرد مظلومت دعا در محنتی
- Ama sen dersen ki ben bir şey yapmadım, kimse hakkında bir töhmette bulunmadım.
- تو همیگویی که من آزادهام ** بر کسی من تهمتی ننهادهام
- Fakat başka çeşit bir günah etmişsindir. Tohum ektin, nasıl olur da meyve vermez? 3450
- تو گناهی کردهای شکل دگر ** دانه کشتی دانه کی ماند به بر