English    Türkçe    فارسی   

3
3555-3564

  • Ev dar. Ruh bu daracık evde eli, ayağı çarpılmış gibi iki büklüm. O evi, padişahların sarayları genişletmek, mamur bir hale koymak için yıkar. 3555
  • خانه‌ی تنگ و درون جان چنگ‌لوک ** کرد ویران تا کند قصر ملوک
  • Ben de ana rahminde iki büklüm oldum. Dokuz ay doldu, artık buradan göçmem gerek!
  • چنگ‌لوکم چون جنین اندر رحم ** نه‌مهه گشتم شد این نقلان مهم
  • Anamı doğum ağrısı tutmasa bu zindanda ateş içinde kalırım.
  • گر نباشد درد زه بر مادرم ** من درین زندان میان آذرم
  • Bir anaya benzeyen tabiatın da kuzu, koyundan doğsun diye ağrıya düşüyor, bu ağrı, doğum yolunu açıyor.
  • مادر طبعم ز درد مرگ خویش ** می‌کند ره تا رهد بره ز میش
  • Ey tabiat, rahmini aç… Kuzu büyüdü, çıksın da o yemyeşil ovada yayılsın, otlasın artık!
  • تا چرد آن بره در صحرای سبز ** هین رحم بگشا که گشت این بره گبز
  • Doğum ağrısı, gebeye bir derttir ama çocuk için zindanın yıkılması gibidir. 3560
  • درد زه گر رنج آبستان بود ** بر جنین اشکستن زندان بود
  • Gebe, ne yapayım, nereye sığınayım? Diye ağlar… Çocuk kurtuluş vakti geldi diye güler!
  • حامله گریان ز زه کاین المناص ** و آن جنین خندان که پیش آمد خلاص
  • Göğün altındaki analar (ateş, yel, su, toprak) la cansız şeyler, canlı mahlûklar, nebatlar. Hulâsa ne varsa,
  • هرچه زیر چرخ هستند امهات ** از جماد و از بهیمه وز نبات
  • Hepsi, birbirlerinin derdinden gafildir. Yalnız bilen ve kemale sahip olan kişiler, bunların dertlerini bilir.
  • هر یکی از درد غیری غافل اند ** جز کسانی که نبیه و کامل‌اند
  • Kösenin, başkalarının evinde olanları bildiği kadar kabasakal, kendi evindekini bilemez.
  • آنچ کوسه داند از خانه‌ی کسان ** بلمه از خانه خودش کی داند آن