English    Türkçe    فارسی   

3
3729-3738

  • Av gecikince beklemekten usanır, sıkılırlar da acaba gördüğümüz av mıydı, hayal miydi derler.
  • چون بماند دیر گویند از ملال ** صید بود آن خود عجب یا خود خیال
  • Bir an istirahat ederek güçlenip kuvvetlenmeleri daha doğrudur. 3730
  • مصلحت آنست تا یک ساعتی ** قوتی گیرند و زور از راحتی
  • Eğer gece olmasaydı bütün halk, hırstan, isteklerinin üstüne titremeden kendilerini yakar, helâk ederlerdi.
  • گر نبودی شب همه خلقان ز آز ** خویشتن را سوختندی ز اهتزاز
  • Herkes bir şey elde etmek, bir kâr kazanmak hevesiyle bedenini ateşlere atmış, yanıp yakılmıştır.
  • از هوس وز حرص سود اندوختن ** هر کسی دادی بدن را سوختن
  • Bir müddet hırslarından kurtulsunlar diye gece, Allah rahmeti gibi zuhur etti.
  • شب پدید آید چو گنج رحمتی ** تا رهند ازحرص خود یکساعتی
  • Yolcu, sana da bir sıkıntı, bir gönül darlığı geldi mi alevlenme, meyus olma… Senin için muvafıktır o.
  • چونک قبضی آیدت ای راه‌رو ** آن صلاح تست آتش دل مشو
  • Çünkü ferahlık ve genişlik zamanında varını, yoğunu harcedip duruyorsun demektir. Harcetmeye karşılık bir de gelir lâzım elbet! 3735
  • زآنک در خرجی در آن بسط و گشاد ** خرج را دخلی بباید زاعتداد
  • Ya mevsimi sürüp gitseydi güneş, bağları, bahçeleri yakar kavururdu.
  • گر هماره فصل تابستان بدی ** سوزش خورشید در بستان شدی
  • Nebatları kökünden yakardı, bir daha o yanıp kavrulan şeyler yenilemezdi, yeşerip tazelenmezdi.
  • منبتش را سوختی از بیخ و بن ** که دگر تازه نگشتی آن کهن
  • Kışın yüzü ekşidir ama şefkatlidir... yaz gülümser ama yakar, yandırır!
  • گر ترش‌رویست آن دی مشفق است ** صیف خندانست اما محرقست