- Peygamber “Din nasihattir” dedi. Nasihat, lûgatte hıyanetin zıddıdır.
- گفت الدین نصیحه آن رسول ** آن نصیحت در لغت ضد غلول
- Bu nasihatte dostlukta doğruluktan ibarettir. Doğru söylemez, aldatırsan, hainsin, köpek postuna bürünmüşsün, köpeksin!
- این نصیحت راستی در دوستی ** در غلولی خاین و سگپوستی
- Sana bu nasihati muhabbetimizden veriyoruz. Sakın akıldan, insaftan ayrılma! dedi. 3945
- بی خیانت این نصیحت از وداد ** مینماییمت مگرد از عقل و داد
- Âşığın, kendisini menedenlere cevabı
- جواب گفتن عاشق عاذلان را
- Âşık dedi ki: “Ey öğüt verenler, ben yaptığım dan nâdim değilim. Hayata doydum.
- گفت او ای ناصحان من بی ندم ** از جهان زندگی سیر آمدم
- Ben yaralanmayı isteyen, arayan bir tembelim. Tembelden yola gitmeyi umma!
- منبلیام زخم جو و زخمخواه ** عافیت کم جوی از منبل براه
- Ama yiyecek, içecek tembeli değilim ben… Hiçbir şeye aldırış etmeyen, ölümünü arayan bir tembelim!
- منبلی نی کو بود خود برگجو ** منبلیام لاابالی مرگجو
- Âleme el avuç açan, kendisine para pul toplayan tembel değilim, bu köprüden çevikçe geçen bir tembelim.
- منبلی نی کو به کف پول آورد ** منبلی چستی کزین پل بگذرد
- Her dükkâna başvuran, halini söyleyen tembel değilim. Varlıktan sıçrayıp kurtulan ve bir madene ulaşan tembelim. 3950
- آن نه کو بر هر دکانی بر زند ** بل جهد از کون و کانی بر زند
- Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, tatlı gelirse bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı geliyor.
- مرگ شیرین گشت و نقلم زین سرا ** چون قفص هشتن پریدن مرغ را
- Bahçeye konan kafesteki kuş, gülleri, ağaçları görür.
- آن قفص که هست عین باغ در ** مرغ میبیند گلستان و شجر