- Ey hasetlerle dopdolu adam, o gün gelmeden önce davran da padişahtan özür iste! 3990
- عذر خود از شه بخواه ای پرحسد ** پیش از آنک آنچنان روزی رسد
- Atını karanlıklara süren adam, gönlünü o nurdan tamamıyla ayırır.
- وانک در ظلمت براند بارگی ** برکند زان نور دل یکبارگی
- Şahdan da kaçar, şahitten de, götürmek istediği yerden de. Çünkü o şahit, onu kazaya, hükme davet etmektedir.
- میگریزد از گوا و مقصدش ** کان گوا سوی قضا میخواندش
- Mescid halkının bir kere daha geceleyin o mescide kalmak istemesini kınamaları
- دیگر باره ملامت کردن اهل مسجد مهمان را از شب خفتن در آن مسجد
- Ahali dedi ki: “Babayiğitlik satma, yürü… bu sevdadan vazgeç de elbisen de burada rehin kalmasın, canın da!
- قوم گفتندش مکن جلدی برو ** تا نگردد جامه و جانت گرو
- Burada gecelemek, uzaktan kolay görünür ama bu geçit sonunda güçleşir!
- آن ز دور آسان نماید به نگر ** که به آخر سخت باشد رهگذر
- Nice kişiler vardır ki kasınır, böbürlenir... Fakat elem ve ıstırap zamanında yapışacak, el atacak bir şey arar! 3995
- خویشتن آویخت بس مرد و سکست ** وقت پیچاپیچ دستآویز جست
- Savaştan önce halkın gönlüne iyi ve kötü hayal kolay görünür.
- پیشتر از واقعه آسان بود ** در دل مردم خیال نیک و بد
- Fakat adam savaşa girdi mi iş o zaman sarpa sarar!
- چون در آید اندرون کارزار ** آن زمان گردد بر آنکس کار زار
- Mademki aslan değilsin, ileriye ayak atma. Çünkü ecel kurttur, canınsa koyun!
- چون نه شیری هین منه تو پای پیش ** کان اجل گرگست و جان تست میش
- Yok… Eğer Abdal’dan olmuşsan, koyunun aslan haline gelmişse korkma, emin bir halde gel ileri… Ölümün sana mağlûp olur, bir şey yapamaz!
- ور ز ابدالی و میشت شیر شد ** آمن آ که مرگ تو سرزیر شد