English    Türkçe    فارسی   

3
4010-4019

  • Kadı, senden şahit isterse incinme. Yılanı öp ki hazineyi elde edesin! 4010
  • چون گواهت خواهد این قاضی مرنج ** بوسه ده بر مار تا یابی تو گنج
  • Zaten o cefa sana değildir ki ey oğul! Sendeki kötü hulyadır.
  • آن جفا با تو نباشد ای پسر ** بلک با وصف بدی اندر تو در
  • Sopayla kilime vuran, kilimi dövmez, tozlarını silker!
  • بر نمد چوبی که آن را مرد زد ** بر نمد آن را نزد بر گرد زد
  • Kızıp atı döven, hakikatte atı dövmez, aksak yürüyüşünü döver.
  • گر بزد مر اسپ را آن کینه کش ** آن نزد بر اسپ زد بر سکسکش
  • Bu yürüyüşü bıraksın da iyi yürüsün, rahvanlaşsın der. Üzüm suyunu şarap olsun diye hapis edersin ya…
  • تا ز سکسک وا رهد خوش‌پی شود ** شیره را زندان کنی تا می‌شود
  • Birisi bir yetimi dövse gören der ki: O yetimceğizi neye dövüyorsun. Allah’tan korkmuyor musun? 4015
  • گفت چندان آن یتیمک را زدی ** چون نترسیدی ز قهر ایزدی
  • Döven de “Canım, dostum, ben onu ne vakit dövdüm ki? Ben, ondaki Şeytan’ı dövüyorum” der.
  • گفت او را کی زدم ای جان و دوست ** من بر آن دیوی زدم کو اندروست
  • Annen, sana “geber” dese bu sözüyle kötü huyunun, kötülüğünün gebermesini ister.
  • مادر ار گوید ترا مرگ تو باد ** مرگ آن خو خواهد و مرگ فساد
  • Edepten, terbiyeden kaçanlar, erliğin yüzsuyunu da dökerler, erlerin yüzsuyunu da!
  • آن گروهی کز ادب بگریختند ** آب مردی و آب مردان ریختند
  • Bunlar, kendilerini kınayanları da savaştan döndürürler… Nihayet böyle rezil ve kahpe bir halde kala kaldılar.
  • عاذلانشان از وغا وا راندند ** تا چنین حیز و مخنث ماندند