- Seni sevmediğimden senden hoşlanmadığımdan kaynatmıyorum seni ki… Bir zevkle, bir çeşniye sahip ol da.
- زان نجوشانم که مکروه منی ** بلک تا گیری تو ذوق و چاشنی
- Gıda haline gel, yen, cana karış diye kaynatıyorum. Bu imtihan, seni horlamak için değil!
- تا غذی گردی بیامیزی بجان ** بهرخواری نیستت این امتحان
- Bostanda sular içtin, yeşerdin, terü taze bir hale geldin ya… İşte o su içiş, bu ateşe düşmen içindi. 4165
- آب میخوردی به بستان سبز و تر ** بهراین آتش بدست آن آب خور
- Allah’ın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelîdir. Bu yüzden de bir kimseyi belâlara uğratması, rahmetindendir.
- رحمتش سابق بدست از قهر زان ** تا ز رحمت گردد اهل امتحان
- Varlık sermayesi elde edilsin diye rahmeti, kahrından ileridir, üstündür.
- رحمتش بر قهر از آن سابق شدست ** تا که سرمایهی وجود آید بدست
- Etle deri lezzetsiz meydana gelmez. Fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aşkı, onları nasıl eritebilir?
- زانک بیلذت نروید لحم و پوست ** چون نروید چه گدازد عشق دوست
- İşte bu takdir neticesi olarak sen de kahırlara uğrarsan eseflenme… Bu kahırlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın.
- زان تقاضا گر بیاید قهرها ** تا کنی ایثار آن سرمایه را
- Sonra bunun özrü olarak tekrar lütuf eder, yıkanıp arındın, dereden atladın, artık o mihnetler geçti der. 4170
- باز لطف آید برای عذر او ** که بکردی غسل و بر جستی ز جو
- Der ki: Ey nohut, baharın otladın, yeştin… Şimdi zahmet ve eziyet, sana konuk oldu, hoş tut da
- گوید ای نخود چریدی در بهار ** رنج مهمان تو شد نیکوش دار
- Konuk, şükürler ederek minnetler duyarak geri dönsün, padişaha gidip senin ikramını, ihsanını anlatsın.
- تا که مهمان باز گردد شکر ساز ** پیش شه گوید ز ایثار تو باز