English    Türkçe    فارسی   

3
4243-4252

  • Cinlerinize, insanlarınıza kudret ve sanat sahibi olanlarınıza söyleyin de ehemmiyetsiz gördüğünüz ayetler gibi bir ayet meydana getirsinler!”
  • جنتان و انستان و اهل کار ** گو یکی آیت ازین آسان بیار
  • Mustafa aleyhisselâm’ın “Kur’an’ın zahiri var, bâtını var, bâtının da yedinci bâtına kadar bâtını var” hadisinin tefsiri
  • تفسیر این خبر مصطفی علیه السلام کی للقران ظهر و بطن و لبطنه بطن الی سبعة ابطن
  • Bil ki Kur’an’ın bir zahiri var… Zahirin de gizli ve pek kuvvetli bir de içyüzü var.
  • حرف قرآن را بدان که ظاهریست ** زیر ظاهر باطنی بس قاهریست
  • O bâtının bir bâtını, onun da bir üçüncü bâtını var ki onu akıllar anlayamaz, hayran kalır. 4245
  • زیر آن باطن یکی بطن سوم ** که درو گردد خردها جمله گم
  • Kur’an’ın dördüncü bâtınıysa eşsiz, örneksiz Allah’tan başka kimse görmemiş, kimse bilmemiştir.
  • بطن چارم از نبی خود کس ندید ** جز خدای بی‌نظیر بی‌ندید
  • Oğul, sen Kur’an’ın dış yüzüne bakma… Şeytan da Âdem’in topraktan ibaret gördü, hakikatine eremedi!
  • تو ز قرآن ای پسر ظاهر مبین ** دیو آدم را نبیند جز که طین
  • Kur’an’ın zahiri, insana benzer… Sureti görünür, meydandadır da canı gizli!
  • ظاهر قرآن چو شخص آدمیست ** که نقوشش ظاهر و جانش خفیست
  • İnsanın amcası, dayısı bile insana o kadar yakın olduğu halde yüzyıl beraber yaşasalar halini bir kıl ucu olsun göremez, anlayamaz.
  • مرد را صد سال عم و خال او ** یک سر مویی نبیند حال او
  • Peygamberlerle velilerin –aleyhimüsselâm– dağlara, mağaralara gitmeleri, gizlenmek için olmadığı gibi halkta korkularından da değildir. Onlar, mümkün olduğu kadar halkın dünyadan alâkasının kesmek ve bu suretle insanları irşad etmek için bu işi yaparlar
  • بیان آنک رفتن انبیا و اولیا به کوهها و غارها جهت پنهان کردن خویش نیست و جهت خوف تشویش خلق نیست بلک جهت ارشاد خلق است و تحریض بر انقطاع از دنیا به قدر ممکن
  • Veliler, halkın gözünden gizlenmek için dağlara giderler derler ya… 4250
  • آنک گویند اولیا در که بوند ** تا ز چشم مردمان پنهان شوند
  • Hakikatte zaten halka nazaran bunlar yüz tane dağın tepesine çıkmışlar, ayaklarını yedinci kat göğün üstüne atmışlardır.
  • پیش خلق ایشان فراز صد که‌اند ** گام خود بر چرخ هفتم می‌نهند
  • Onla, halka nazaran yüzlerce denizden yüzlerce dağdan ötedeyken neden dağlara giderler de gizlenirler?
  • پس چرا پنهان شود که‌جو بود ** کو ز صد دریا و که زان سو بود