- O her şeyden arınmış mescidin cüzülerinden her an nağmeler çıkar. O nağmelerde her an, velinin can kulağına ulaşır.
- نغمهی اجزای آن صافیجسد ** هر دمی در گوش حسش میرسد
- Yanında oturanlar duymazlar, işitmezler de o duyar, işitir. Ne mutlu o cana ki gayba inanmıştır!
- همنشینان نشنوند او بشنود ** ای خنک جان کو به غیبش بگرود
- Velî, kendi kendine yüzlerce söz söyler, dinler de yanında oturan kokusunu bile alamaz!
- بنگرد در نفس خود صد گفت و گو ** همنشین او نبرده هیچ بو
- Lâmekân âleminden gönlüne yüzlerce sual, yüzlerce cevap gelir, menziline kadar erişir!
- صد سال و صد جواب اندر دلت ** میرسد از لامکان تا منزلت
- Bunları sen duyarsın da başkaları kulaklarını ağızlarına kadar yaklaştırsalar yine duymazlar! 4280
- بشنوی تو نشنود زان گوشها ** گر به نزدیک تو آرد گوش را
- Tutalım, velilerin sessiz, harfsiz sözlerini duymuyor, işitmiyorsun; işte gördün ya… Misli sende de var; neden inanmıyorsun a sağır!
- گیرم ای کر خود تو آن را نشنوی ** چون مثالش دیدهای چون نگروی
- Kendi anlayışındaki kusur yüzünden Mesnevi’yi kınamaya kalkışana cevap
- جواب طعنهزننده در مثنوی از قصور فهم خود
- Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da Kur’an’ı kınamakla hükmünden kendimi kurtarırım mı sanıyorsun?
- ای سگ طاعن تو عو عو میکنی ** طعن قرآن را برونشو میکنی
- Bu o aslan değil ki ondan canını halâs etmeğe muvaffak olasın yahut kahrının pençesinden imanını kurtarasın!
- این نه آن شیرست کز وی جان بری ** یا ز پنجهی قهر او ایمان بری
- Kur’an, kıyamete kadar, ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler, diye nida eder.
- تا قیامت میزند قرآن ندی ** ای گروهی جهل را گشته فدی
- Der ki: “Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz! 4285
- که مرا افسانه میپنداشتید ** تخم طعن و کافری میکاشتید